
Can Dündar’ın Hejar’ı
CAN DÜNDAR’IN HEJAR’I
Sağolsun Tekin Kılavuz bey, Can Dündar bir yazısını göndermiş BüyükTürkeli grubuna. Aslında göre göre artık usandığımız ,tepki vermeye bile üşendiğimiz yazılardan bir tanesiydi. Güncel ve tarihi realiteden uzak bol bol duygu sömürüsü yüklü , ne Hejar gibilere ne de Rifat beylere hiç bir şey kazandırmayacak ama Can Dündar gibilere sırça köşkteki hayatlarını rehavet icinde devam ettirmenin bedeli olan bir yazı işte. Ama yazıyı okuyunca bana birşeyler oldu.Birkaçgün önce,şu anda Danimarkada yaşayan, beş çocuğunu ve hanımını orada bırakıp kaçmak zorunda kalmış bir Türkmenin, Kerkükten gelen bir aile resmindeki bir deri bir kemik kalmış çocuklarına bakarak ,kurban bayramı sabahı hüngür hüngür ağlayışı gözümün önüne geldi.Film falan değildi ,ağlarken ağzından çikan feryatları edebi ölçülere sığdırmaya çalışmıyordu , manikürlü ellerden çıkan senaryolara göre de rol yapmıyordu.
Çaresizce çırpınıyordu zavallı..
Devletine baş kaldırmamıştı ,herhangi bir terör eylemine de karışmamıştı.Tek suçu kahvede otururken kendi kendine Türkçe bir türkü mırıldanması ve ihbar edilmesiydi.Kaçmasa öldürülecekti.
Can Dündar Bey ! Bu zulüm Kerkük Türkmenleri için yeni değil .Seksen yıldan beri her gelen Irak rejimi ve sizin hararetle devlet kurmaları icin gayret sarfettiğiniz,Baskın Oral’ın yazısından alıntı yaparak kurulacak federe devletlerine ebeliğimizi tavsiye ettiğiniz Kürtler ,Türkmen katliamı yapıyorlar. Şu anda bile Irağın yeni yapılanmasında Türkmenlere bir hak vermemek için her türlü rezilliği yapıyorlar.
Sizin senaryolarınızdaki Hajerler gibi ,gerçek hayatta binlerce adı Ayşe ,Fatma olan Türkmen çocukları var.Kaleminiz onların dramı için acaba bu güne kadar tek bir çizgi çekti mi ?
Ahmet Kayayı, Sezen Aksu’yu bu kadar yürekten savunan demokratik gönlünüzden (Ahmet Kaya sadece kürtçe şarkı değil, pkk ya sempatisi ile de tanınıyordu ,ayrıca “şerefsizlerin ülkesi” diyerek Türkiye hakkındaki fikrini de ortaya koymuştu)Sadece odasında misafirleriyle Türkçe konuştuğu için idam edilen Nejdet Koçak için hiç bir sızlama geçti mi?
Bol bol kürtlerin çilesini konu alan filmler yapan, entel imajlı film yönetmenlere, Türk diline, inancına, kültürüne ve devletine saldırmanın, şöhret basamaklarını tırmanmada en süratli yol olduğunu farkeden ve bu gayretleri için batı kaynaklı bol bol ödül alan ,kendilerini sanatçı diye adlandiran insanlara soruyorum : Kırım Türklerinin çırpınışları ,Kerkük Türklerinin acıları ,Batı Trakyada ,Bulgaristanda ,Doğu Türkistanda Türklere yapılan insanlık dışı zulümler ,hangi filminize ,hangi kitabınıza ,hangi tiyatronuza,müziğinize ,resminize ,fotoğrafınıza konu oldu. Neyin ve kimin sanatçısısınız siz ? Aydınlığınız nereyi aydınlatıyor ?
Kürdü devlet yapmak için çırpınırken, Türkmenlerin adını bile ağzınıza almak istemeyip, onlardan “akraba saydığımız, aş, barınak vermeye hazırlandığımız halklar” diye bahsetmeniz ,ister istemez bende “Türke karşı özel bir allerjiniz olduğu“ kanaatini uyandırıyor.”Yahu bunlar aslında Türk falan değil ,kendilerini Türk hissedemiyorlar ,mutlaka mensubiyet şuuru duydukları başka bir millet vardır” gibi şüpheler beynimi kemiriyor..
Yabancı medya organlarında zaman zaman apaçık Türk düşmanlığı yapan yazı ve programlar çıkıyor.Bunlara tahammül edip izleyebiliyorum.En azından fikirlerini öğrenebilmek için bu bana normal geliyor.
Ama benim dilimi kullanarak ,benim ülkemin ekmeğini yiyerek arz-ı endam eyleyen pabucumun aydınları. Sizi veya yumurtladıklarınızı her gördüğüm zaman midem bulanıyor .
Tiksiniyorum..
İlhan Esen esen@ulkucuhareket.dk
|