
Cağın Silahı: Bilgi
ÇAĞIN SİLAHI: BİLGİ
Yaşadığımız çağın adı artık bilgi çağı. Bilginin ekonomiye, ordu ve silahlara, sosyolojik yapılara, çevre dengelerine yani kısacası tüm dünyaya kesin hakim olduğu bir devirdeyiz. Artık laboratuvarlarda üretilen bilgiler fabrikalarda üretilen ürünlerden daha fazla gelir ve kudret getiriyor..Beş parasız bir Bill Gates kontrolünü ele geçirdiği bilgi sayesinde, tek başina yetmiş milyonluk Türkiyenin gayri safi milli hasılasından çok daha fazla bir servetin sahibi oldu. Tekelleşen bilgi uluslararası sahada milletlerin yeni bir bağımlılığa sürüklenmelerinin de sebebi. .Artık günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası olan kompüterlerde kullanılan programları microsoft başta olmak üzere birkaç firma üretiyor. Komunikasyonun şart ve sınırlarını uluslararası firmalar tayin ediyor. Başka tercih imkanı olmayan dünya da, adeta bir merkeze bağlı olarak bu çağa ayak uydurmaya çalışıyor.. Bilginin, hemen tamamının batılı ve uzakdoğudaki birkaç ülkenin elinde toplanması, dünya dengelerini de altüst etti. Özellikle İslâm dünyası batı karşısında tam bir acz içinde.. Usame Bin Laden örneğiyle ortaya çıkan şuursuz tepkinin ,terörü çıkış yolu olarak görmesi ise tam tamına ”cehâletin intiharı”.Aynı zamanda da zamanın tek süper gücü konumuna gelmiş olan ABD’ye, istediği dengeleri silah gücüyle kurabilmesi ,İsrailin geleceğini sağlamlaştırabilmesi için bulunmaz bir özür. Maalesef sanayi devrimini balkondan seyreden ve bunun bedelini bir imparatorluğu çökerterek ödeyen devletimiz ,bu yeni çağın hızla değişen şartlarını da pek kavrayamamış görünüyor.Üretilen bilgiyi ”müsaade ettiği kadar” sahibinden satın almak ,veya o bilgiye şartlanmış olarak ihtiyaçları tespit etmek,devlet ve toplum hayatını düzenlemek,görünmez zincirlerle kendi kendimizi bağlamaktan başka birşey değildir. Bu arada eğitimle öğretimi birbirine karıştırmadan,ikisininde önemini kavrayarak gereklerini yerine getirmeliyiz..Öğretim insanlara bilgiyi öğretir.Eğitim ise milli yapımızı,gelenek ve göreneklerimizi yaşatarak, kişilik yapılarına etki eder,”iyi insan” olmalarını hedefler.Bizim tek kelimede ”eğitim” olarak burada bahsetmemiz,aslında her iki yönüyle nesillerin yetiştirilmesi manasında kullanılmıştır. Nesilleri eğitmeye gayret edenler, sadece ana-babalar ,eğitim kurumları değildir.Uluslararası sermaye ,yerli işbirlikçilerini ,özellikle vatansız basınımızı kullanarak,kendi menfaatleri doğrultusunda ,kültür emperyalizmini moda,gençlik,müzik kanallarıyla gençlerimize aşılamaya çalışmaktadır.Çağdaş anlayış yutturmacasıyla ,dizi haline getirilen ”biz evleniyoruz”v.b rezaletler, televole gibi her türlü değerlerimize aykırı bir hayat tarzı empoze eden programlar,tipik Türk ailesini temel değerlerden soyutlanmış göstermeye,gençliğimizi ”boşverci” bir gençlik haline getirmeye, kısacası tüm toplumumuzu yozlaştırmaya çalısmaktadırlar..Hedef milli ve manevi değerlerini kaybetmiş ,idealleri yokolmuş,batı emperyalizminin daimi pazarı haline gelmiş bir Türkiyedir..Maalesef bu konuda oldukça başarılı oldular..Bu programlar en ücra köylerde bile merakla izleniyor ,Toplum yapımızı kanser gibi yavaş yavaş çürütüyor. Bu hastalığın tek çaresi ise dikkatli ve şuurlu bir milli eğitimdir..Eğitimde asıl yük ana-baba ve çevreye,öğretimde asıl yük ise devletimize düşer.
Artık Türkiye *****huriyeti kesin ve kararlı bir biçimde laboratuvarlara girmelidir.Mevcut bilginin tamamı ele geçirilmeye çalışılmalı ,sahasında uzman bilimadamları Türkiyeye çekilmeye gayret edilmeli,(Kazakistanın Sovyet emperyalizminden kurtulması sonunda açıkta kalan birçok atom fizikçisi soydaşımızı ,bizim mahmur gözlerimizin önünde İran kaptı.),herşeyden önce de özellikle Avrupa ve Amerikaya verdiğimiz beyin göçü durdurulmalıdır.Eşzamanlı olarakta mevcut bilgilerin geliştirilebilmeleri, bizim kontrolümüzde olabilmeleri için ,gereksiz festivallere ,senfoni orkestralarına,lüks tüketime giden paralar,araştırma ve geliştirme için ayrılmalı,bu bir milli politika olmalıdır.Doğulu gibi üretip,batılı gibi tüketme huyumuzdan bir an önce vazgeçmeliyiz. Türk milletini geleceğe güçlü bir şekilde taşıyabilecek nesiller ,sadece ve sadece Milli eğitim/çağdaş ve cihanşümul öğretimle kazanılır.
Bu milletin fertleri olarak bizlere de önemli görevler düşüyor.Artık bizim de eğitim konusunda , istikbâl konusunda kafa yapımızı değiştirmemiz şart.Gelecekte bizim ve çocuklarımızın rahat etmesi için mal mülk biriktirme devri geçti.Şimdi geçerli akçe,çocuklarımıza iyi bir eğitim vermektir.Bugün birçoğumuz, evimizin güzel mobilyalarla döşenmesini ,altımızda iyi bir araba olmasını isteriz.Ama maalesef çocuklarımızın iyi bir eğitim alması konusunda aynı hassasiyeti pek gösteremeyiz. Artık, kız-erkek ayırdetmeden çocuklarımızı (tüm imkânlarımızı en son haddine kadar zorlayarak)okutmak, hepimiz için milli bir görevdir.Yüce dinimizin emri de budur.Samimi olarak milletimizin yücelmesini istiyorsak,tutacağımız tek gerçekçi ve kalıcı yol da budur.
Bilgi,günümüzün en gelişmiş silahıdır.,Silahını kendi üretemeyen ve başkalarından almak zorunda olan milletler ise gerilemeye mahkûmdur. Aziz milletimizde bilgi çağının lideri olabilecek cevher vardır. Yeterki işletebilelim.
Saygılarımla
İlhan Esen
|