Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - Ülküsüz Ülkücü Yaşar mı?
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 3. sayfa (Toplam 4 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
Eylul_Cicegi
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Mar 03, 2009
İletiler: 11

İletiTarih: Per Mar 05, 2009 10:11 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

İNANDIĞIM SEVDAM; ÜLKÜCÜLÜK...

Bazı sözler vardır; düşüneni de, söyleyeni de, söyleneni de incitir! Ama bu sözler, doğru olduğu için de mutlaka söylenmelidir. Çünkü bu sözler, dost sözleridir ve acıdır.
Bu sözler, zamanında söylenirse; "Dün neden söylemedin?!" diye gecikmişlikle; gününden önce söylenirse; "Şimdi zamanı mı?!" diye acelecilikle suçlanır!...
Tekrarlıyorum: Bu sözler, mutlaka söylenmelidir.
Seven; sevdiğini, sevdiklerini başkalarının incitmelerine izin vermemek için bu doğruları söylemek zorundadır.
Bu yüzden yaklaşık iki yılda bir, söylemezsem beni, söylersem sevdiklerimi incitecek sözlerimi söylemek durumundayım!
Körlerin, el yordamıyla tuttukları yeri tariflerinden fil tarifi çıkmaz! Fanatizmin körlüğü ile de memleketimizin mes'eleleri doğru tesbit edilemez, çare üretilemez veya çare üreteceklere destek verilemez!....
Müslüman kadınların örtünmesinin Allah emri olduğunu bilenlerdenim.
" Ey inananlar! Allah'a itaat edin. Peygambere ve sizden olan ululemre de itaat edin. (Nisa-59-)" ayetindeki ilâhi buyrukla, ululemre itatatin de din gereği olduğunu bilirim.
İnsanların, fiziki özelliklerini birbirleriyle yarıştırmasının mantığı vardır. Boyun uzunluğu-kısalığı, sıkletin ağırlığı-hafifliği, kol kuvvetinin azlığı-çokluğu, saç rengi, göz rengi birbiriyle mukâyese kabul eder.
Sevgi ve nefretin mukâyesesi ise mümkün değildir. Sevgi ve nefret hissedenin kapasitesiyle düz orantılı seviyededir. Hele îmanın mukâyesesi asla mümkün değildir. Çünkü îman, kuluyla Allah(c.c.) arasındaki bir gerçektir. Sadece O bilir...
Bu yüzden -hâşâ- ne kimsenin îmânını ölçmeye yeltenir, ne de îmânımızı kimsenin ölçmesine izin veririz.
Çok kıymet verdiğim bir sitede; site yöneticileri, bendenizden ülkücülüğün tarifini istemişler!... Sorana kolay!...
Bir yerlerden okunanla, birilerinin tarifi ile ülkücülük anlatmak ta kolay! Ama nasıl ki sevgi ve nefretin anlatılması ancak yaşanarak ve olaylar karşısındaki tavırlarla ortaya koyulursa; ülkücülük te olaylar karşısındaki ortaya koyulan tavırla belli olur diye düşünmekteyim. Yine de ülküdaşlarımın meraklarını ve sorularını emir telâkki ederek, dilimin gücü kadar anladığım, yaşamaya gayret ettiğim ülkücülüğü ifâdeye gayret edeyim:
Ülkücülüğü, sevdâmızı anlat dediler, SEVDÂ ERLERİ !...
Sevdâmızı anlat diye rica ettiler!...
Çok kolay gibi gelen bu iş; iki gecedir patlattı beynimi, zonklattı şakaklarımı... Sevdâyı yaşamak kolaydı sevdalı için ama anlatması, ne mümkün?!...
Sevdâmızı paylaştığımız Sevdâ Erleri istemişler bir kere, anlatmalıyız SEVDÂMIZ'ı...
Zor ama, Sevdâmızı bize bahşeden Rabbimiz'e sığınarak başlayalım bir kere...
Sevdâmızı, ülkücülüğü tarife; Sevda Erleri'nin başlarından, Sultan Alparslan'ı hatırlayıp hatırlatarak başlamak isterim.
Vasiyeti üzerine; "Gökyüzüne kadar yükselen Alparslan'ın büyüklüğünü görmüş olanlar, gelsinler şimdi onu Merv'de bir avuç toprak altında görsünler." şeklindeki mezar taşıyla madalyalı bir Sultan, bir Sevdâ Eri'yle...
15.000 kişilik mütevâzi ama her biri bir Sevdâ Eri olan ordusuyla 200.000 kişilik Haçlı Ordusunu târ u mâr edip Rum İmparatoru Romen Diyogen'i esir alan kahraman kumandanla... Muzafferce dönüşünü kutlamaya hazırlanan milletine; "Karşılamayın!.. Yanımda yenilmiş bir hükümdâr vardır, onu rahatsız etmek istemem!..." haberiyle tarihe şerh düşecek kadar güçlü bir mühürdârla...
Mezar taşına târif olarak yazılan "Gökyüzüne kadar yükselen...." sıfatını, niye ve nasıl kazandığını, anlatmaktan zevk aldığımız bir Sevdâ Eri'yle... Sağlığında dünyaya sığmayan, gökyüzüne yükselen; ölümünden sonra bir avuç toprağın altına sığan ama bu kere de tarihe sığmayan bir tariftir Sevdâmız...
Diriliğinde iri, bitiş diye tariflenen ölümünde büyümesiyle tariflidir... Öldükçe çoğalan, çoğaldıkça ölen erlerin sevdâsıdır Sevdâmız...
Bu Sevda; hiçkimsenin sahiplenemeyeceği kadar özel, bu sevda, kendini Türk hisseden her yürekle paylaşılacak kadar da büyük...
Bu büyük Sevdâ'nın sevdâlıları da büyüktür...
Bu SEVDA ERLERİ'nden yoldaşları, râzıdır. Şühedâ râzıdır bu ERLER'den. Ulemâ râzıdır, ümerâ râzıdır. Bu ERLER'den evliyâ râzıdır, Alperenler râzıdır. Bu ERLER'den Peygamber(s.a.v.) "Aguşunu" açıp bekleyecek kadar râzı, bu ERLER'den Allah(c.c.) râzıdır...
Çünkü Nizâm-ı âlemdir bu Erlerin sevdâsı. Bu Erlerin Sevdâsı İlâyı Kelimetullâh'tır...
"Nerde bir Türk varsa ora bizimdir." diyebilecek kadar alıcı, "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." emrini uygulayacak kadar vericidir bu Sevdâ Erleri...
"Hiç kimse kimsesiz değil herkesin var bir kimsesi
Hiç kimsesiz kaldım medet Kimsesizler Kimsesi.." diye kendini tarifleyerek Fâtih olan ve 600 yıldır Fâtih kalabilen erlerdir...
Dünya malı tarifli zenginliğe, tenezzül etmeyecek kadar tok gözlü, şehâdetinde cebinden 35 kuruş çıkan İmamoğlu kadar zengindir bu Sevdâ Erleri...
Bu Sevda Erleri'nden küsülmez ve küstürmek te mümkün değildir bu Sevda Erleri'ni!...
Açılışı Sultan Alparslan'la yapılan ve yaklaşık bin yıl sonra - haçlı dünyaya inat- açık ve diri tutmaya çalışan Başbuğ Alparslan'la devam eden bu sevdâ; Bayrağı indirmemecesine, Ezan'ı dindirmemecesine sürmeli, sürer...
Bir kara sevdâdır bizim SEVDÂMIZ.
Çekildikçe aklanır ve karatoprakla paklanır...
Elbette her yürek tutulamaz ve elbette Sevdâ Eri'nden başkasının yüreği, dayanamaz bu Sevda'ya!...
Bu Sevda, kutludur. Millet adına umutludur bu Sevdâ... Bu Sevdâ Erleri'nde rehber Kur'an, hedef Tûran'dır... En büyük ödülü Şehâdet, madalyası gâzilik'tir bu Sevdâ'nın.
Bu yüzden yürek gerektirir.
Bu Sevdâ özeldir. Bu Sevdânın Erleri, özeldir. Özel sevdânın özel erleri ile yaşatılan bu Sevdâ, özelliği kadar güzeldir...
Bu Sevdanın Erleri, Sultan Alparslan'la esir aldığı imparatoru incitmemek için kutlama yaptırmayacak kadar nâzik; Muhteşem Türk Başbuğ Atatürk'le yendiği ve kovduğu işgalci milletlerin bayrağını yerden kaldırtacak kadar incedir.
Bu nezâketleri, bu incelikleri ile kazandıkları Allah'ın Rızâsıyla; 15.000 kişiyle 200.000 kişilik orduyu, yokluklar içinde yedi Düveli dize getirecek kadar da güçlüdür bu SEVDÂ ERLERİ...
Bu sevdânın mensupları erdir erkektir...
Erendir, Alperendir bu Sevdânın Erleri.
Ölenlerinin şehit, kalanlarının Gâzîlik'le madalyalandığı; Türk'e göre, Türk için, Türk'e özel sevdâdır SEVDÂMIZ, ÜLKÜCÜLÜK...
Bu Sevdâ, anlatılmaz erenler!...
Anlatılamaz!...
Bu sevdâ, Allah nasip etmişse yaşanır sadece... Bu Sevdânın Erleri'ni tanıyanlar şanslıdır, tanımayanlar bahtsız!...
Savaşlarıyla özelleşir, öğütleriyle güzelleşirler bu ERLER...
Bu erler, Sevdâmızın Erleri'dirler... Sevdâmız'a sevdâ tarifini yakıştıran sıfatlardır bu Erler!... Destanlar, bu sevdâ erleri için; bu sevdâ erleri destanlaşmak içindir...
Her devirde destandır sevdâmız; her devirde destan devleridir Sevdâmızın Erleri...
Zorlandım erenler!...
Ülkücülüğü, Sevdâmızı anlatmaya niyetlendim, zorlandım!...
Bir Sevdâ Süvârisi olarak Sevdâ Erleri'nden arlandım!...
Bu Sevdâ Erleri'den uzak kalmaktansa bütün dünya ikbâllerinden uzaklaşmayı tercih ederim...
Allah(c.c.) Sevdâmızı korusun. Sevdâ Erleri'nin sevdâsını artırsın.
Dünya durdukça Türk dursun, Tanrı Türk'ü Korusun...
"TÜRK'ÜM.BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR"
TEVEKKELTÜ TEAL'ALLAH
Selam, sevgi, dua...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Gokcebala
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Dec 20, 2008
İletiler: 172

İletiTarih: Cmt Mar 21, 2009 11:36 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Sevda nedir? birine körü körüne bağlanmak mı yoksa ölümüne onun uğruna her şeyini feda edebilmek mi. Aslında bundan önce sevdayı çeşitlendirmek yapılacak en doğru şey olur.

Bir otomobil dergisinde gördüğü son model bir arabaya aşık olan; almak için daha çok çalışmak, daha çok para kazanmak ister. Parayı biriktirince gider alır. Aldığı anda artık sevdası yerini sevince bırakmıştır ve bitmiştir.

Ülkü denen sevdaya sevdalananlar ise hiçbir şeyin hayalini kurmayıp hiçbir beklenti içine girmezler. Onlar için varsa yoksa uğruna başlarını canlarını koydukları ülkü deryalarıdır. Ne hayalini kurdukları son model araba, ne sahil kenarında lüks villa, ne makam, ne de ne de bir çift güzel göz.

Çıktıkları yol dikenlidir, çakıllıdır, yalın ayaktırlar ama asla acı hissetmezler. Dilde Allahu ekber, elde üç hilal, bir gece vakti sonsuzluğa yol alırlar. Korkmazlar gelecek ölümden,

Tek varlıkları sırtlarında bir parka, ceplerinde acı hatıralarda yıpranmış eski bir resim. Giderlerken ölüme arkada düşünecek ne yar nede hayalini kuracakları bir şey kalmıştır.

Kahpe kurşunlar saplanırken göğsüne çevrilir başlar o mubarek kıbleye sonra şahadet parmakları bir silah gibi çekilir haykırır dil duramaz

''EŞHEDÜ ENLA İLAHE İLLALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDUHU VE RASULUHU''

Dağtaş irkilir kulak verir bu sese gökyüzü, dayanamaz bırakır göz yaşlarını.
Melekler hazırlanır bu kutlu eri karşılamaya.
Bir ses duyulur ötelerden yüreklere işleyen
''Ben Ülkü sevdalısıyım. Öz vatanımda kahpe bir elin sıktığı kurşunu, giderken sonsuzluğa yanımda götürüyorum. Hesap zamanı geldiğinde bu kurşunun hesabını, o kahpe elden değil, sevdam için, vatanım için, sizler için çıktığım bu yolda bıraktığım mirasımı, bıraktığım yerden devam ettirmezseniz, siz Ülkü sevdalılarından soracağım.''

Dağ taş susmuştur.
''Sen ey sevdalı şehit yattığın yerde rahat uyu. Ben Ülkü sevdalısı senin bıraktığın yerden bıraktığın mirası en yükseğe çıkarmaz isem ve bu uğurda canımı vermez isem sen iki cihanda davacı ol.


ALİNTİ


En son Gokcebala tarafından Cmt Mar 21, 2009 3:34 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
mtn963
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Sep 30, 2005
İletiler: 91
Şehir: Almanya

İletiTarih: Cmt Mar 21, 2009 3:17 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

VICDANIN SESINI SONUNA KADAR DINLERKEN AKILNI EN IYI SEKILDE BU GÜNÜ ICINDE GELECEGI ICINDE KULLANABILME DINAMIZMIDIR ÜLKÜCÜLÜK!

ÜLKÜCÜ! Akli ile düsünür vicdani ile karar verir.
Elbette saadece insan vede Türk olabilene has bu iki mükemmel özelliginide büyük bir titizlikle orantili kullanabilme yetenegine sahiptir ülkücü.

Saygilarimla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
Eylul_Cicegi
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Mar 03, 2009
İletiler: 11

İletiTarih: Sal Mar 24, 2009 12:13 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ülküsüzlük... "Nemelâzım, ben surdan çıkayım, şu fakülteyi bitireyim, şurada bir memur olayım, keyfime bakayım; başka düşünecek şeyim yok" dememelidir. Böyle olmaz! Bu milletin evlâtları kendi milleti için ülkü sahibi olacaktır. Bütün hayatını kendi milletinin kalkınması, kendi milletinin ileri gitmesi yönüne çevirecek ve yaşantısını buna göre ayarlayacaktır. Daima ülküsünün peşinde koşacaktır. Ülküsüz insan ruhsuz ceset gibidir. Ülküsüz insan çamurdan farksızdır. İnsanları insan yapan; fikirleri, idealleri, ülküsü ve heyecanlarıdır. Asil duygularıdır. Asil inançlarıdır!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Gokcebala
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Dec 20, 2008
İletiler: 172

İletiTarih: Pzr Eyl 13, 2009 9:15 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Hayatlarını dâvâları için sebil ettiler... Tarihteki isimsiz kahramanları temsil ettiler... İnançlarına bağlı, Tûran illerine sevdalıydılar... “Türkiye” denince kalpleri bir başka çarpardı...Yüreklerinde hep vatan ve bayrak aşkı vardı...Türk’e muhabbeti İslam’a hürmet bildiler... Gönül mimarlarının rahlesinde gerçek aşkı buldular... Ve her zaman “Ülkü denen nazlı gelin”e sâdık kaldılar...

Taş medreselerin Yusuf yüzlü mazlumları hayatlarının baharında “Eylül’ü” yaşadılar... Fırtınalı yılların toz-duman ortamında bu idealist gençlerden bir kısmı, şahâdet güllerinin derildiği bahçelerde dünya misafirliğini tamamladılar... Delikanlı çağında Hakk’a yürüdüler... Musalla taşına konup namazları kılınırken, “ Er kişi niyetine” tekbir alan her kişi, onların tam manâsıyla “Er kişi” olduklarını çok iyi biliyordu...

Onlar; yiğitliklerinin bedelini canlarıyla ödeyip, kendi tarihlerini kanlarıyla yazan, bir kaç damla gözyaşına okyanusları sığdıran, “Yiğit bir kere ölür, korkak bin kere” diyerek ölümle dost olmuş gönül erleriydiler... Onlar, çelik bilekliydiler, çatal yürekliydiler, mertlik sembolüydüler, gani gönüllüydüler... Onlar, mübârek ecdâdımız Yavuz Sultan Selim Han gibi “Cesâret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık da ölüme götürür” diyen ve akıncılar çağından günümüze kalan son Osmanlıydılar....

Onlar; urganlı şafaklardan nurlu basamaklara mütebessim bakışlarla yol bulup, âhirete gülümseyip giderken bizleri ağlatan, ruhlarındaki sükûneti yüzlerine yansıtan, hayatlarını hesap günü kazançlı çıkmak için tanzim eden, dünyevî kazanç ve kayıpları önemsemeyen, Cenâb-ı Hakk’ın ve Kainatın Solmayan Gülü’nün sevdasıyla son yolculuklarına “Bir gül bahçesine girercesine” çıkan yiğitlik âbidesiydiler...

Onlar; sonbaharın mecâlsiz bıraktığı mihrican vurgunu yemiş yapraklar misâli sararıp solmadılar, baharı yaşarken inancını bir kuvvet iksiri gibi ruhuna doldurup, ülkenin de bu inanç iklimini soluklamasını istedikleri için gök ekinken solduruldular...

Onlar; sistemin bekçiliğini yapmadılar, dâvâlarının gereğini ifâ ettiler... Birileri onlar adına ihâle almış olsalar bile; onlar sistemin sistemsizliğini sorguladılar, zulüm düzenine karşı kavga verdiler... “Bu düzen batmaz ise bu vatan batacaktır”, “Kavgamız vurguncu düzenedir” dedikleri için, beşeri doktrinleri aşıp İ’lây-ı Kelimetullah için Nizâm-ı Âlem Ülküsü’nü savundukları için, sistemin hâkimlerinin hâdimleri olmadıkları için, çizmeyi aşıp “çok oldukları” için mimlendiler, zulme uğradılar, haklarında îdam kararları verildi... Onlar; mevcut sisteme alternatif olacak “gölgesiz ve lekesiz bir adalet nizâmı” savunurken, köhnemiş bir düzene çekidüzen vermenin ya da düzenin bir parçası olmanın düzenbazlık olduğunu çok iyi bilecek ferâset ve basîret sahibiydiler.. Bu sebeple egemen irâdenin “tehdit sıralamasında” her zaman “tehlikeli” sayıldılar...

Onlar; aynı yağmurda ıslandığımız, aynı sevgiden beslendiğimiz, aynı duygularla seslendiğimiz, aynı mâziye yaslandığımız, aynı karda kışta, soğukta şehit omuzladığımız, aynı acıları ve sevinçleri paylaştığımız, gençliğini yaşamadan ihtiyar olan, ama sistemin adamı olmayan, inandığı gibi yaşamayı refah içinde yaşamaya tercih eden; çileyle, işkenceyle, zulümle, kanla canla, zindanla imtihana çekilen, “...bile bile aldanan, kaybettiğine değil aldatıldığına yanan, hesabı gülümseyerek imzalayan...”, kimi zaman “Yatağına kırgın” akan ya da akıtılan, “aldatıldığını ve kullanıldığını anladığı için yaralı ve muğber” olan, ama “Alnında nâmus lekesi” taşımayan dâvâ adamıydılar...

Onlar; yüreğimizin en mutena köşelerine oturttuğumuz, bâzen tarifsiz bir heyecan içinde, bâzen âh ederek, bâzen de kalbimize derin bir hüzün çökerek yâdettiğimiz, dokunaklı hatıraları gönlümüze dokundukça ağlamaklı olduğumuz, anılarımızın, gençlik yıllarımızın, uykusuz gecelerimizin, fikir çilemizin, kutsî ideallerimizin, en güzel hayallerimizin ortağı olan, dünyevi gailelerden âzâde, ferâgat ve fedakarlıkta zirveyi tutmuş, bencilliğe, ihtirasa, şöhrete ve servete meyletmeyen mahzun ve mağdur bir nesildi... Onların imânından, vatanseverliğinden, dürüstlüğünden, samimiyetinden hiç kimsenin şüphesi yoktu... Onlar; “...bir ekmeği bölüşen, bir battaniyeyi, bir endişeyi, bir ümidi paylaşan, ölümle hayat arasındaki ince çizgide hayatla veya ölümle cilveleşen...” yiğitlerdi...

Onlar; hançeremizi yırtarcasına söylediğimiz kahramanlık türküleriyle ve mehter marşlarıyla coştuğumuz, Kerkük’te Ata Hayrullah, Azerbaycan’da Şehriyâr, Kırım da Mustafa Cemiloğlu, Doğu Türkistan’da Osman Batur olduğumuz, kimi zaman Çin sarayını basan Kürşad’la, kimi zaman Ötüken’deki yiğitler yiğidi Oğuz Han’la, kimi zaman Malazgirt Meydanı’nda Alpaslan’la, kimi zaman İstanbul surlarında Ulubatlı Hasan’la, Çaldıran’da Yavuz Sultan Selim Han’la, Mohaç’ta, Kanuni Sultan Süleyman’la, Bağdat’ta Genç Osman’la, Tuna boylarında akıncı beyleriyle özdeşleştiğimiz ve Türk tarihini ruhumuzda yeniden yaşattığımız serdengeçtilerdi...

Onlar; “istikrar” icat olup mertlik bozulmadan önce Şeyh Sâdi’nin “ Dünya bir metâ değil ki, niza’a değsin” sözünü hayat felsefesi yapmışlardı... Dünya nimetleri karşısında eğilmemişler, bükülmemişler “ Mal sahibi, mülk sahibi / Hani bunun ilk sahibi” diyen Yunus Emre gibi gönül sultanlarını rehber edinmişlerdi... “Bir devrin delikanlıları” diye de tabir edilen bu Alperenler; “Asım’ın Nesli” de oldular, “Beyaz Zenci” de oldular, “Beşiktaşlı” da oldular, ama asla düzene payanda olmadılar... Millî değerlerimizin, kültürümüzün ve Türk Kimliği’nin savunucusu oldular, yaşatmayı yaşamaya tercih ettiler... Zamana teslim olmamak, zamanı teslim almak için mücadele verdiler... Onlar, Hakk için yola çıktılar, yoldan çıkmadılar...

Onlar; Allah’tan başkasına minnet etmediler... Eylül’deki hüznü, çileyi, yalnızlığı ve ihaneti yaşadılar, fakat inançlarını ve ideallerini kat’iyyen inkâr etmediler... Onlar; beşerî ihtiraslar ve dünyevî menfaatler için başkalaşım geçirmediler... Onlar; mâlum odaklara şirin gözükmek ve menhûs mahfillere yaranmak adına mefkûrelerine gölge düşürmediler, îtibarlarını zedeletmediler... Onlar; mevsimlik idealist, sentetik milliyetçi, seyyar kıbleli muhafazakâr ve fason dâvâ adamı olmadılar...

Onlar; fikir, şuur ve hareket birlikteliğinin idrâkini yaşarken, önce “adam” sonra “dâvâ adamı” olan, ne adamlığını ne de dâvâsını kaybetmeyen Eylül darbesi yemiş destan kahramanlarıydı...

Onlar, birilerinin müsaade ettiği kadar milliyetçilik yapmayı, zinde güçlerin izin verdikleri nispette inançlı olmayı kabul etmeyen; kalemi, kelâmı ve selâmı Kıble’ye dönük olan, gönlü Türk Dünyası’nı kucaklayan, kalbi Türkiye için çarpan Alperenlerdi...

Onlar; resmi bir paragrafta nesne olmaktansa, sivil bir cümlede özne olmayı tercih eden, inandıkları yolda dimdik yürüyen, kırılmayı göze alan, fakat hiç bir zaman bükülmeyen yiğitlik âbideleriydi...

Onlar, başı dik, alnı ak, sevdâsı Hakk olan güzel insanlardı...

Onlar, “Kevser akan, “Gül” kokan” kahramanlardı...

Onlar, “Türk Dünyası”na sevdâlı gönüllerdi...

Onlar, “Eylül’ün Kırdığı Gül”lerdi...

Onlar, Türk’ün yürek sesiydi...
Onlar, Türkiye’nin beşik kertmesiydi...

Onlar, idealizmin son efsânesiydi...

Onlar, Anadolu’nun alın teriydi...

Onlar, “Bu Ülke”nin “yerli”leriydi...

Onlar, bize “Eylül”den değil, “Ocak”tan yâdigârdı...

Onlar, “Bizim çocuklar”dı...
alinti
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Gokcebala
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Dec 20, 2008
İletiler: 172

İletiTarih: Çar Eyl 16, 2009 10:17 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Profesyonel Ülkücüler!

Onlar, yaşatmak için değil, sadece yaşamak için vardır.


Onlar, ölmek için değil, ölümlerden kendilerine muhteşem hayatlar çıkarmak için vardır.


Onlar, afiş asmaz, eylem yapmaz, çalışmaz; bunları yapanları aşağılar, uşağı sayar,”uşak”larından da utanırlar üstelik.


Onlar, sosyetik partilerde, kokteyllerde, Anadolu’nun “kara ülkücüleri”ni düşmanına kötüleyerek kendini yükselttiğini sanan, her gittiği yolda ”yoldaşını bırakıp kaçan”

salon kahramanlarıdır.


Onlar, mazisindeki binlerce şehidini ananları bile “eylül sendromu”na yakalanmış hasta ruhlar olarak tarif edenlerdir.


Onlar, profesyonellerdir. Her profesyonel gibi “transfer olma” hakları vardır. Bedeli ödendiğinde tereddütsüz çekip giden, şartlar lehine döndüğünde ise utanmadan geri dönenlerdir.


Onlar, tercihleri, inançları, idealleri olanları takıntılı tipler olarak görüp aşağılayıcı bir tavır sergilerler. Bunun gizli bir kıskançlık olduğunu kendilerine itiraf edebilirler mi, bilinmez.


Dedik ya, onlar profesyoneldir, aşkı anlamaz, hesabı anlarlar. Hiçbir aşkın hesaba sığmadığını bilmezler.


Onlar bize hep “akıl” verirler, ümit vermez, sevgi vermez, şefkat vermez, iş vermez; kapitalistleşmiş, liberalleşmiş, iğdiş olmuş, akıllara ziyan akıllar verirler.


Onlar,”ne bizimle, ne bizsiz” bir hayatın olmadığından muzdariptirler. Var olmamız da hesaplarına terstir, yok olmamız da…


Onlar, hiç hesapsız, en son ne zaman bir insana selam verdiklerini hatırlamayanlardır.


Onlar, rütbeleri söküldüğünde bir hiç olduklarını, hatta “savaş suçlusu” sayılacaklarını bildikleri için rütbelerinin emir eri, koltuklarının kölesidirler.


Onlar, üstündekilere dalkavuk, altındakilere zalim ve gaddardırlar.


Onlar, hesaplarının üstünde bir hesap olduğunu bilmezler.


Velhasıl, onlar profesyoneldir, her yerdedirler. Bugün burada, yarın nerde, kim bilir. Ya da, şu an nerde, yarın burada, mümkündür.


“Profesyonel” ve “ülkücü” kelimelerinin yan yana duramayacağını bilenlere selam olsun.

Ali KINIK
alinti
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Cmt Ekm 03, 2009 12:48 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Fatih SIMSEK Bozkurt´un Belasi


URL; http://www.dailymotion.com/video/xa9i5l_fatih-yymyek-bozkurtun-belasy_creation?from=rss







<embed src="http://www.dailymotion.com/swf/xa9i5l&related=0" type="application/x-shockwave-flash" width="480" height="365" allowfullscreen="true" allowscriptaccess="always">
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pts Ekm 26, 2009 12:34 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ülkücü Sehitler


URL;http://www.izlesene.com/video/amator-ulkucu-sehitler/203207



<embed src="http://www.izlesene.com/player2.swf?video=203207" wmode="window" bgcolor="#000000" allowfullscreen="true" scale="noScale" width="100%" height="355" type="application/x-shockwave-flash"></embed>
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Gokcebala
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Dec 20, 2008
İletiler: 172

İletiTarih: Pts Ekm 26, 2009 11:42 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Gokcebala
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Dec 20, 2008
İletiler: 172

İletiTarih: Sal Ekm 27, 2009 11:21 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder


Ülküdasim, Ülkücü hareket, Türk milletinin bagrindan dogmus; herseyden önce Türk milletini yükseltme gayesini hedeflemis bir millî düsüncenin aksiyoner gücüdür.Ülkücünün fikir ve iman dünyasi Íslâm ahlâki ile Türklük suurundan beslendigi için tamamen "bizden"dir... Bizden demekle imandan fiile herseyiyle Türk demek istiyoruz. Türk olmak da "Lâ ilâhe illallah" diyerek yanli Allah'a kulluk etmek ve vatana, bayraga, ecdada, maziye bagli olmak demektir.

Bizim için dünyaya gönderilis sebebi "Allah'a kulluk" oldugu gibi, yasaminin gayesi de kiyamet kopuncaya kadar mensup oldugumuz milletle beraber hür ve serefli yasamaktir. Ülkücü dünya görüsünde insanin ömrü kendi hayatiyla sinirli degildir. Kendinden sonra yasayacak olan insanlari da düsünmek ülkücünün temel vasiflarindandir.

Nice insan verdir ki içinde yasadigi cemiyete kafasiyla degil, midesiyle; kalbiyle degil, mefaatiyle baglidir. Belki de bunun için ülkücüler, digerlerinden daha fazla çile çekiyor, daha fazla sIkIntilara ugruyor...

Çünkü onlar kendileri ile ayni dili konusan, ayni kaderi paylasan insanlara ask derecesinde baglidir... Günü yasamak ve günün içinde sekillenen meselelerle didismek yerine, ebedi kucaklayan bir fikir ve iman ikliminin adami olan ülkücüler, ferdî endiseleri asip millî tefekkür içeresinde yogrulmusutr. Ve yine bunun için ülkücüler, ülkücüler, meselelere Íslâm penceresinden Türk gözü ile bakmaktadirlar... Bu bakistir ki, dostu düsmandan ayirir; bu bakistir ki olaylari millîlik terazisinde tartar...

Sevgili ülküdasim,

Bu sözlerle bugün karsilastigimiz belaya dikkat çekmek istiyorum. 250 milyonluk Türk dünyasi üzerinde oynanan oyunlar daha öncede sahneye konmustu. Türk'ü mümkünse geldigi yere yani Orta Asya'ya sürmek, bu olmazsa Türk'ü bulujndugu yerde yani Anadolu'da tesirsiz hâle getirmek isteyen "güçler" dünyaya hakim olmalari yolunda tek büyük engelin Türkler oldugunu biliyorlardi. Çünkü onlarin akillari meselelere hiristiyan penceresinden millî bir gözle bakiyordu.

Yok olmamak isteyen milletler Türk tarihini iyi incelemelidir. Bilhassa Türkün 19 ve 20. yüzyildaki serencamini... Ne 2000 yil vatansiz ve devletsiz yasayan Yahudiler, ne de Balkan devletçikleri bir milletin millî varliginin korunmasina Türkler kadar iyi örnek olabilir. Mesela Türkler olmasaydi Sirp, Bulgar, Arnavut,Yunan güruhundan biri, birkaçi veya hepsi yok olurdu. Veya en azindan bugünkü kültür ve nüfuslarin çok çok altinda kalirlardi. Bir tarihçimizin dedigi gibi "Uluslarin en rahat ve emin dönemleri imparatorluk sinirlari içinde bulunduklari dönemdir. Tabii ki bu görüs sömürüye dayanmayan devlet yapisi için geçerölidir.

Bugün Türkler için Fatih zamani ne kadar uzaksa "hasta adam" zanmani da o kadar yakindir. Osmanli Devleti'ni kuran, yücelten ruh ne kadar Türkse ve son büyük Türk devleti olan Osmanli Devleti'nin yikilisini hazirliyanlar ne kadar Türk degilse bugün Türk Cumhuriyeti Devletini zaafa ugratmak isteyenler de o kadar Türklükten nasipsizdir.

Osmanli'yi yikan kirli ellerin sadece hiristiyan teba oldugunu söylemek gerçegi bile bile susmak olur. Müslüman uluslarin da koca cihan devletini acimasiz bir aptallikla kemirdiklerini belirtmeliyiz. Lavrensleri lanetliyerek kendimizi temize çikaramayiz. Süphesiz Lavrenslerin Osmanli-Türk devletinin yikilisinda, Íslâm karsisinda hiristiyan-batinin kazdigi kuyuya düsen müslüman-dogunun günahi benim milletimin üzerine yüklenemez... Kendi dininden olan Türk'e (Özellikle ve bilerek Osmanli demiyorum!) hristiyan Íngiliz'in topu tüfegiyle hücum ederken aslan kesilen fakat, Íngiliz Maresali Allenbi'nin yaninda görücüye çikmis gibi masum pozlar takinan Emir Faysal benim dedemmis gibi, Hicaz'a Íngiliz'i biz sokmusuz gibi, Kudüs'e Yahudi'yi biz teslim etmisiz gibi, Amerrikan çikarlarini korumak ugruna din ve soy kardeslerinin üzerine bombalari biz atmisiz gibi Türkün üzerine çullanmalari zoruma gidiyor.

Arabi severim! Allah'in yarattigi her canliyi sevdigim gibi... Lakin beni sokmak için sinsice yaklasan yilani farkedip basini ezdigim gibi de, millî varligimi yok etmek isteyenlere, kim olursa olsunlar, Türk tokadini patlatirim!

Ülküdasim,

Arap düsmanligi yapmak gibi bir gayemiz olmadigini bilirsiniz. Osmanliyi yikan unsurlarin neler oldugunu söylerken lafin ucu buraya geldi. Farkindaysan konuyla ilgili bütün yazi ve konusmalarda Emanuel Karaso, Baso Efendi gibi adamlarin adi zikredilir. Diniyle bizden olan ama, milliyeti farkli oldugu için Osmanlilik kilifini Türkü yoketmek için kullananlar pek gündeme getirilmek istenmez. Ben de bu mektupda bunlari anlatacak degilim. Önemli olan Türk devletini kimin yiktigindan, ümmetin birligini kimin dagittigindan çok bu is nasil yapildigidir. Dün Osmanliyi yikan zihniyetin bugün Türkiye'yi hedef almasidir önemli olan...
Bu zihniyetin fotografini baska bir mektupta gönderirim insallah!

Allah'a emanet ol!

ALLAH CC TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN

ALINTI

Eylülcicegi.com
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Gokcebala
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Dec 20, 2008
İletiler: 172

İletiTarih: Çar Arl 02, 2009 9:25 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Vatana millete sevdalı milyonlar yiğit bu camiada

Vatan namustur der uğrunda ölümü seref bilir

Bayrak namustur uğrun da çile kutsaldır.

Toprağı toprak parçası görmez namus bilir

Neden ülkücü gençlik?

Liderlik vasıfları burada yüklenir insana

Ahde vefa vardır

Sevgide serbeslik saygı da mecburiyet vardır

Cennet mekan basbuğumuzun dediği gibi ''ülkücü ülkücünün öz kardeşidir''

Bu camiada kardeslik kan bağıyla değildir can bağıyladır.

Gözlerde vatan sevdasının ışıltıları vardır.

Bu camia öyle bir camiadır ki yıllar geçmiş hala adı ülkücü gençlik olarak anılmaktadır.

Unutmak tükenmektir inancı bizlere şehit abilerimizden kaldı

Gözlerimizde ki ölüm korkusunu vatan sevdasıyla ALLAH'ın müjdelediği şehitlik vasfıyla silmiştir.

Bu gençlik liderden aldığı emri kesinlikle yerine getirir

bunu Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.s)'den öğrendiler

Ne diyordu Allah’ın habibi'' iki kişiyseniz dahi biriniz reis olunuz ve diğeriniz emre itaat ediniz''

Neden ülkücü gençlik?

Ülkücüler turan sevdalısıdır bütün Türklerin tek bayrak tek devlet tek dil altında toplanmasını ister.

Bunuda Allah’ın emri bilir

Ne diyor alemlerin rabbi''birlikte rahmet ayrılıkta azap vardır''

Neden ülkücü gençlik?

Dinamiktir

Güçlüdür

Tertemizdir

Verdiği sözü ne pahasına olursa olsun tutar.

Maneviyati yüksektir.

Yüksek yaratılışlı Türktür.

Babam söyle derdi;

Dünyada hidayet müslümanlık

müslümanlığa eş Türklük

Türklüğün Türkiye’deki hidayeti de ülkücülüktür derdi.

Şükret oğlum önce müslümansın elhamdülillah

sonra yüksek vasıflı Türk

Sonra Türklüğüne ülkücülük eŞ derdi

Allah babamdan razı gelsin

Ne müslümanlıktan

Ne Türklükten

Ne ülkücülükten mahrum koymadı.

Neden ülkücü gençlik?

Vatanı mı seviyorum.

Milletimi bayrağımı seviyorum.

Neden ülkücü gençlik?

Başbuğumuz var.

Liderimiz var.

Allahımız kitabımız var.

Dinimiz devletimiz var.

Okyanuslar ölçüsü gönlümüz var.

dilimiz var baldan tatlı.

Sırrımız var kanımızda saklı

Ülkücü gençliğe mensup olmaktan gurur ve şeref duyuyorum

şükür olsun Allaha...
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN
HASÜLKÜ
ALİNTİ
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Gokcebala
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Dec 20, 2008
İletiler: 172

İletiTarih: Cum Mar 26, 2010 8:43 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ÜLKÜCÜ NEDİR

Islamı hayat nizamı olarak seçen, bu nizamı tavizsiz bir şekilde
yasamaya çalısandır.

Türk olmanın gururunu faziletiyle bütünleştiren, Türk-İslam Ülküsü’nü
yaşayandir.

Günü birlik siyasi menfaatleri aşarak, asırlar sonrasını görebilen
ve asırlar sonrasi için hazırlık yapan insandir.

Allah için seven, Allah için savaşan, Allah’ın rızasına koşan,
Allah nızamı için yanan, Allah için bugzeden kahramandır.

Semalarda dalga dalga yayılan ezan susmasın diyerek toprağın kara bağrına
düşen candır.

Kimi zaman Derviş Yunus, kimi zaman Yavuz, kimi zaman surlarda
üçhilalli sancak elinde Ulubatlı Hasan’dır… ‘Ben’ i aşarak, ‘biz’ diyerek
nefsini kör kuyulara, çikarmamak üzere atandır.

Dağlarıyla, taşlarıyla,ırmaklarıyla, ovalariyla ve yollarıyla
bir kara parçasını vatan yapandır.

Türklük deyince 300 milyonluk Türk Dünyasını kucaklayan, anne şevkatiyle
evlatlarını bagrına basan; kimi yerde Kıbrıs, Kırım,
Kırıiz; kimi yerde Bişkek, Bakü,Kerkük, Dogu Türkistan… velhaıl
kocaman bir vatandir.

En zor şartlarda, en buhranlı zamanlarda, en müşkül alanlarda, Türk’e yol
gösteren,akıl veren, umut olan Dede Korkut Han’dır.

Haksızlık karşısında susmaya,davasinda taviz vermeye, korkaklığı,
pişirikliği, nemelazımcılığı,lügatınden çıkarıp atandır.

Yiğidin başında KÜRŞAD, il derleyip vatan tutan ILTERIS, bilgelikte
TONYUKUK, AKSEMSEDDIN, Malazgirt Ovasinda ak kefen içerisinde
ALPARSLAN’ dır.

Türk’ün töresini, Türk’ün ilini islamla yoguran,Islamla kaynaştıran,
Ahmed Yesevi Ocağında kaynayan, pişen, kavrulandır.

Bir bozkurt esaret zincirlerini kırandır.

Liderine, ocağına, fikir sistemine bağlı, tefrikaya çanak tutmayandır.

Rehberi iki cihan serveri (sav) ,kaynagı, ilhami, düsturu Kur’andan alandır..

TANRİ TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN ALİNTİ
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Gokcebala
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Dec 20, 2008
İletiler: 172

İletiTarih: Pts Ekm 04, 2010 8:32 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü ülkemi seviyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü Bayrağımı seviyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü Milletimi seviyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü ülkemi satmıyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü Irkımı seviiyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü kültürüme bağlıyım,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü ülkeme,ülküme bağlıyım ben,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü dilime bağlıyım,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü atalarıma,törelerime,geleneklerime bağlıyım,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü doğru yoldan çıkmıyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü esire işkence etmiyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü verdiğim sözden dönmüyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü başka milletlere hayranlık duymuyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü insanımı seviyor,utanç duymuyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü milletime yapılanlara unutmuyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü yediğimiz sürgünleri unutmuyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü Orta Asya'da,Doğu Türkistan'da yapılanlara göz yummuyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü hak yemiyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü harama el uzatmıyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü askere,polise kurşun sıkmıyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü karakol basmıyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü şehir eşkiyalığı yapmıyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü Allah'a,Kuran'a bağlıyım,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü Allah yolundayım,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü Allah'tan başka kimseden korkmuyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü Türk'e karşı herşeye karşıyım,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü Türklüğümle gurur duyuyorum,
Ben bir ÜLKÜCÜYÜM çünkü ben Türk'üm,Türk doğdum,Türk öleceğim...

EĞER ÜLKÜCÜLÜK BU İSE ÜLKÜCÜ OLMAYAN ONURSUZDUR


TANRI TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN

ALİNTİ
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
aslanderen40
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jul 11, 2003
İletiler: 133
Şehir: kırşehir

İletiTarih: Pzr Ekm 24, 2010 2:41 pm    ileti konusu: ülkücü Alıntıyla Cevap Gönder

insanlarla hayvanların yaradılış itibariyle bazı farkları vardır. İnsan düşünür ve daha ileri nasıl gidebiliriz diye hesap yaparken hayvan bunu yapamaz olduğu gibi yaşar. yani gardaş insan ülkücüdür dava sahibidir kendisine ve davasına sahip çıkar.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM ICQ
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 3. sayfa (Toplam 4 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1