Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - Bahçeli: Başbakan ile PKK aynı noktada
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
Safak
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jan 21, 2007
İletiler: 50
Şehir: İstanbul

İletiTarih: Pzr Şub 18, 2007 8:03 pm    ileti konusu: Bahçeli: Başbakan ile PKK aynı noktada Alıntıyla Cevap Gönder

Bahçeli: Başbakan ile PKK aynı noktada

MHP Lideri Bahçeli, Tayyip Erdoğan'ın son açıklamaları üzerine "Başbakan, İmralı Canisi, Kandil’deki PKK yöneticileri ve Barzani ile siyasi çözüm sürecinde aynı noktada buluşmuşlar" dedi

--------------------------------------------------------------------------------

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Başbakan Erdoğan’ın Kuzey Irak’taki siyasi oluşum ile ilişki kurulması yolundaki son beyanları hakkında yaptığı yazılı basın açıklamasının tam metni şu şekilde:

Başbakan Erdoğan güvenlik ve dış politika konularındaki her beyanıyla yeni bir gaflet ve delalet örneği sergilemektedir.

Başbakan'ın Kuzey Irak'taki bölgesel Kürt hükümetiyle diyalog ve ilişki kurulması konusundaki son beyanları;

● AKP hükümetinin doğru esaslar üzerine bina edilmiş, stratejik hedefleri doğru konulmuş tutarlı bir Irak politikasının bulunmadığını;

● Başbakan'ın Irak'taki tehlikeli gelişmeleri doğru okuyamadığını ve derin bir idrak ve vizyon bunalımı içinde olduğunu;

Bir kere daha göstermiştir.

Bu vizyonsuz, pusulasız ve ilkesiz siyasetin, Türkiye'nin güvenliğini tehlikeye düşüreceği ve milli çıkarlarını çok ciddi biçimde zedeleyeceği ortadadır.

Başbakan'ın bu gaflet siyasetinin akıl ve mantık ölçüleriyle makul bir izahı bulunmamaktadır.

Siyasi sonu gelen ve önce Türk milletine, sonra da Türk adaletine hesap verme gününün yaklaştığını gören Başbakan'ın sözlerinin ve davranışlarının izahının, belki de, bu panik psikolojisinde aranması yerinde olacaktır.

Türkiye'yi çok tehlikeli bir yola sürükleme hazırlığı içinde olan Başbakan'a şu gerçekleri hatırlatmak ve kendisini uyarmak istiyorum.

● Kuzey Irak'ta fiilen oluşan siyasi yapının amaçları ve stratejik hedefleri ortadadır.

● Bu yapının başı olan Barzani'nin Türkiye'ye hergün husumet ilanında bulunduğu, PKK'nın koruyucusu olduğu, terör kartını Türkiye'ye karşı bir tehdit aracı olarak kullandığı ve Kuzey Irak modelini Türkiye'de uygulamak hevesi peşinde koştuğu bir gerçektir.

● Kuzey Irak'taki peşmerge gruplarının Türkmenlerin varlığını tehdit ettiği ve Kerkük'ü zorla ele geçirmek istediği de keza bilinen bir husustur.

Bütün bu gerçekler ortadayken, Türkiye'nin Kuzey Irak'taki siyasi oluşumu resmi muhatap alarak ilişki kurması, siyasi ve hukuki planda şu sonuçları doğuracaktır.

● Kuzey Irak'taki fiili siyasi yapılanma, devletleşme yolunda çok ileri aşamaya gelmiştir. Türkiye'nin bu yapıyı resmi siyasi muhatap olarak tanıması, Barzani'nin siyasi meşruiyet eksiğini tamamlayacaktır.

Erbil'in muhatap alınması, bu fiili yönetime siyasi meşruiyet kazandıracak ve resmen tanıma sürecinin ilk adımı olacaktır.

Bu fiili yapının hukuki planda siyasi varlık olarak Türkiye tarafından tanınması halinde, bağımsız devlet olma yönünde önünde hiçbir engel kalmayacaktır.

● Irak'ı bekleyen en büyük tehlike, parçalanma ve bölünme dinamiklerinin önüne geçilememesi, geriye çevrilememesidir.

Türkiye'nin Kuzey Irak'la resmi ilişki kurması halinde Irak'ın siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün korunmasından artık söz edilemeyecektir.

Türkiye, Irak siyasetinin en önemli stratejik hedefinden vazgeçmiş olacak ve Irak'ın parçalanma sürecine hız kazandıracaktır.

Diğer bir ifadeyle, Kuzey Irak'ta teröre destek veren, Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden bir devleti kendi eliyle kurmuş olacak, bunun önüne ve yolunu açacaktır.

● Kuzey Irak'la böyle bir ilişki kurulması, Türkmenleri yok ederek Kerkük'ü gasp etmesi için Barzani'ye yeşil ışık yakmak, davetiye çıkarmak anlamına gelecektir.

Başbakan Erdoğan, bu konuda Barzani'ye açık çek vermiş olacaktır.

● ABD'nin himayesinden ve AKP'nin ezikliğinden cesaret alan Barzani'nin Türkiye'yi hedef alan tahrikleri giderek yeni boyutlar kazanmaktadır.

Türkiye'nin içini karıştırmak ve güvenliğini tehlikeye düşürmek tehdidini hergün tekrarlayan Barzani, bununla da kalmayıp, Türkiye'nin karşısındaki ayrılıkçı terör sorununa siyasi çözüm bulunmasını kendisine misyon edinmiştir.

Bu amaçla, PKK adına siyasi bölünme reçeteleri hazırlamakta ve Türkiye'ye akıl vermeye kalkmaktadır.

Kuzey Irak'la resmi ilişki kurulması, Barzani'yi bu yönde daha da cesaretlendirecektir.

Başbakan Erdoğan'ın Barzani'yi resmi muhatap olarak tanıması, Türkiye ile terörist PKK arasında bu yolla "dolaylı ve aracılı" diyalog ve temas kanalı açılması anlamına gelecektir.

● Başbakan, bu suretle, İmralı Canisi, Kandil'deki PKK yöneticileri ve Barzani ile siyasi çözüm sürecinde aynı noktada buluşmuş olacaktır.

Bunlarla aynı resim karesi içine girecek, aynı aile fotoğrafında yerini alacaktır.

● Böyle bir gaflet, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin baskı ve tehditlere boyun eğdiği şeklinde yorumlanacak ve Türkiye utanç verici bir duruma düşecektir.

● Bu eziklik ve teslimiyet, Kuzey Irak'a özenen içerdeki bölücü hainlere de ümit ve cesaret kazandıracaktır.

Sokaklara inen şehir eşkıyaları ile inlerinde pusuda bekleyen hain teröristlerin, böyle bir ortamda tahrik ve saldırılarına hız vermeleri beklenmelidir.

Barzani, Başbakan'ın bu açıklamasından büyük memnuniyet duyduğunu sözcüleri aracılığıyla açıklamıştır.

Ancak, Barzani'nin Başbakan'ın bu açıklamasıyla aynı gün Fransız Le Monde gazetesine verdiği demeçler her bakımdan ibret vericidir.

Barzani, bu demecinde Türkiye'nin Kuzey Irak'a bir müdahalede bulunması halinde, bunun Türkiye için ağır sonuçları olacağını ve Türkleri "çiçekle karşılamayacaklarını" belirtmiştir.

Bu meydan okuma bir tarafa, Barzani'nin demecinin en ilginç ve ibret verici kısmı, Türkiye'deki seçimler sonrası "milliyetçiler iktidara gelirse diyalog ihtimalinin ortadan kalkacağını, AKP'nin kazanması halinde diyaloga daha açık olacağını" söylemesi olmuştur.

Görüleceği gibi, Başbakan Erdoğan'ın Türkmenistan'a giderken yolda yaptığı diyalog ve ilişki kurma açıklamasından haberdar olmayan Barzani, bu konuda isabetli bir öngörüde bulunmuştur.

"Kalp kalbe karşıdır" deyişinin doğruluğunu ve geçerliliğini ortaya koyan bu durum, Başbakan Erdoğan tarafından herhalde bir gurur ve iftihar vesilesi olarak görülecektir.

Ancak, Başbakan Erdoğan bunun altından kalkamayacağını, bu ihanet yolunun sonunu getiremeyeceğini bilmelidir.

EtikHaber
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
ferdici
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Feb 18, 2007
İletiler: 7
Şehir: ELAZIĞ_MARDİN

İletiTarih: Pzr Şub 18, 2007 10:13 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

haber için sağol kardeş...artık iki lider birbirine seçime kadar böyle laf atarlar...bakalım nereye kadar :) ama doğru konularada değiniyor
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Pzr Şub 18, 2007 10:22 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

"ferdici" gardaş LİDER tektir.Sayın DR.DEVLET BAHÇELİDİR.rte sadece akp başıdır.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
ferdici
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Feb 18, 2007
İletiler: 7
Şehir: ELAZIĞ_MARDİN

İletiTarih: Pzr Şub 18, 2007 10:24 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

YAV GARDAŞ bizde onu biliyoruz...sonuçta tayyip erdoğan akp lideri değilmi...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
mtn963
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Sep 30, 2005
İletiler: 91
Şehir: Almanya

İletiTarih: Pts Şub 19, 2007 2:00 pm    ileti konusu: BU ACIKLAMAYA GELEN YORUMLAR VE BBP Alıntıyla Cevap Gönder

Bilhassa internethaber sitesinde bu konu hakkinda bir cok yorum yapildi. Dikkatimi ceken bilhassa AKP´lilerein sig yazilarina karsi MHP´lilerin BBP´liler yüzünden AKP´lilere gereken cevaplari verememis olmasidir. Burdanda anlasiliyorki adamlar cok iyi bir taktik savasi veriyorlar. Sanmayin bunu AKP yönetimi yapiyor. AKP yönetiminin en iyi düsünübileninin bile zeka düzeyi 13 yas ile sinirli oldugunu bilenlerdenim. Onlari idare eden ABD ve AB´nin icerideki satilmis siyaset mühendisleri yapiyor bunu.
Evet sayin arkadaslar! Genel secimlerde MHP´ye en büyük darbeyi basta BBP ve GP ile vurmayi planliyorlar. Elbette MHP yönetimince bu ayrinti cok iyi takip ediliyordur. Insallah böyle tuzaklara düsürülemeyiz.
BBP suanki konumu vede durusu ile kime hizmet ediyor?
BBP yönetimi bilerekmi bilmeyerekmi bu oyuna geliyor?(Yani aktif destekcimi? Pasif destekcimi?)
Son sürecte BBP bir sürü yanar dönerler transferi ile iyice sisirildi. Oy orani 1,2 olan parti medyanin her yerinde yer almaya basladi. Iste yukaridaki sorulari BBP`ye bu sebeple soruyorum.
Son söz olarak Türkiyenin basina dis gücler yeni milliyetci bir kambur cikariyorlar! Bu kamburun adida BBP!
ferdici rumuzlu arkadas yorumunda üstü kapali olarak iste bunu anlatmaya calisiyor gülerek!
BBP yandaslarina söylüyorum!
Mesele oy potansiyelini yükseltmek degildir! Mesele bagimli olmamaktir!
AYNEN MHP GIBI!!

Saygilarimla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Per Mar 08, 2007 8:04 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:


7 Mart 2007

Çok ağır tahriklerin hedefi haline getirilen Türkiye, gerilimin had safhaya ulaşarak kontrolden çıkabileceği, çatışma riski yüksek bir bunalım ortamına hızla sürüklenmektedir.

İç ve dış güvenlik tehditlerinin ağırlaşması, iç çatışma ortamına zemin hazırlamayı amaçlayan etnik tahriklerin tırmanması ve AKP hükümetinin gaflet sınırlarını aşan zillet ve utanç siyaseti, Türkiye’yi çok ağır bir krizin eşiğine getirmiştir.

Önümüzdeki bu zor dönemde dört ana kriz dinamiği aynı zaman diliminde buluşacak ve Türkiye bunların toplu ve çoğalan tahribatının etkisi altında kalacaktır.

Bunlardan birincisi, siyasi krize dönüşme riski belirgin hale gelen Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde ve sonrasında yaşanacak gerginliklerdir.
İkinci tehlike kaynağı, saldırı için pusuda bekleyen kanlı terör ve son dönemde hız kazanan etnik tahrik kampanyalarının kaçınılmaz olarak davet edeceği sonuçlardır.
Kuzey Irak’tan kaynaklanan güvenlik tehditlerinin yeni boyutlar kazanması, Türkiye’nin önündeki üçüncü risk unsurudur.
Son olarak, genel seçim sürecinde AKP’nin kendisine çizdiği siyasi kışkırtıcılık rotası, Türkiye’nin karşısına çok ciddi sorunlar ve gerginlikler çıkarmaya adaydır.
Bu dört alanda yoğunlaşan tahribat dinamiklerinin etkileri bugünden görülmeye başlamıştır.

Giderek ağırlaşacak siyasi ortamın seçim dönemini de etkilemesi ve yüksek gerilimli bir seçim sürecinin yaşanması kaçınılmaz olacaktır.

Herkes bu gelişmelerin adını doğru koymalı ve gemi azıya alan hain tahriklerin anlamını, amacını ve sonuçlarını doğru okumalıdır.

Bugün Türkiye;

Kanlı terörün dağlardaki inlerinden düz ovalara ve oradan da şehir sokaklarına indiği,
Milli birliğimizi ve üniter devlet yapımızı yıkmayı amaçlayan ihanet senaryolarının hayasızca sahnelendiği,
Terörün maşası etnik bölücülerin devlete meydan okuyan tahrik kampanyalarını serbestçe yürüttüğü ve,
Çapulcu Peşmergelerin açıkça tehdit ettiği, korumasız ve sahipsiz bir ülke haline getirilmiştir.
Gelinen noktada Türkiye’nin önünde çok ciddi bir terör ve siyasi bölücülük gündemi bulunmaktadır.

Son dönemde tırmanan etnik tahrikler yeni boyutlar kazanarak ağırlaşmış ve Türkiye’ye karşı ortak bir husumet cephesi oluşturulması niyetleri su üstüne çıkmıştır.



Bu konudaki tespitlerimiz şunlardır:

Bu birleşik husumet ve direniş cephesinin içimizdeki unsurları, PKK terör örgütünün maşalığını yapan etnik tahrik partisi ile buna mensup belediye yöneticileridir.
Irak’tan kopmaya hazırlanan Barzani ve Peşmerge yönetimi de bu ortak cephenin diğer ayağını oluşturmaktadır.
Türkiye’ye karşı oluşan PKK-Barzani-Peşmerge ittifakının üç stratejik hedefi bulunmaktadır:
- Kuzey Irak’taki siyasi yapının bağımsız devlet olma sürecini tamamlaması ve Türkiye’nin sindirilerek bu süreci etkileme ve engelleme iradesinin kırılması, birinci stratejik hedeftir.

- İkinci hedef, Kerkük’ün bir Kürt şehri olarak bu siyasi yapının merkezi olmasının sağlanmasıdır.

- Üçüncü stratejik hedef ise, Türkiye’nin karşısındaki terör ve etnik bölücülük sorununun siyasi bir sorun haline dönüştürülmesi ve PKK’nın siyasi programı doğrultusunda Türkiye’nin siyasi bir çözüme zorlanması olarak tespit edilmiştir.

Bu ortak cephe, akrabalık ilişkileri ve duygusal bağın çok ötesinde sözde aynı etnisiteye mensubiyet varsayımı üzerine inşa edilmiştir.
Kuzey Irak’taki aşiretler ile Türkiye’deki Kürt kökenli Türk vatandaşlarının, sözde aynı etnik yapının ayrı düşmüş mensupları olarak ortak bir cephe içinde yer almalarına çalışılmaktadır.

Bu cephenin hedef olarak belirlediği ortak hasım ise Türkiye Cumhuriyetidir.
Bu ihanet ortaklığının hayalinde, yukarıdaki üç stratejik hedefe belirli bir program dahilinde ulaşıldıktan sonra, “kuzey ve güney”deki unsurların birleşmesi ve sözde “Büyük Kürdistan Devleti”nin kurulması yatmaktadır.

Son dönemde yaşanan şu gelişmeler bu mihrakların Türkiye’yi terör ve başkaldırı tehdidiyle sindirme stratejisini uygulamaya koyduğunu göstermektedir.
- Kerkük’ün Kürdistan şehri olduğunu göstermek için Diyarbakır’da konferans düzenlenmesi,

- Türkiye’de PKK’nın sivil kanadı olarak faaliyet gösteren bir siyasi parti yöneticilerinin “Kerkük’e yapılacak bir saldırıyı Diyarbakır’a yapılmış sayarak buna karşı koyacakları” yolundaki hezeyanları,

- Aynı parti yöneticilerinin “Kürtlerin Irak’taki kazanımlarının korunması gerektiğini”, “Türkiye’nin bu bölgedeki Kürt hareketini bastırmaya çalışması karşısında sessiz kalınamayacağını” söyleyerek kin ve nefret kusmaları,

- PKK basın organlarında “Türkiye Kuzey Irak’a müdahale ederse Türkiye’deki Kürtlerin yan gelip yatmayacağı ve Türk askerlerine Hakkari’de ve Şırnak’ta silahla karşılık vereceği” tehditlerinin yayınlanması,

- Bu etnik kin ve husumet partisinin geçtiğimiz günlerde Ankara’da yapılan ve PKK’nın Kandil terör kampı eğitim toplantısına dönüşen kongresinde sergilenen hayasızlıklar ve

- İmralı canisinin sağlık durumu etrafında başlatılan yalan ve tahrik kampanyası ve bu vesileyle Türkiye Cumhuriyetine gözdağı vermeye yeltenen zavallıların tehditkar beyanları, bunun açık ve somut delilleridir.

Bu noktada, Türkiye’nin içinden bu stratejinin bayraktarlığını yapan terör maşalarına ilişkin olarak şu tespitleri yapmak mümkündür:
- Türkiye’de, maalesef, Kuzey Irak modeline özenen “Şeyh Sait” bozuntuları türemiştir.

- Türk vatandaşı olan ve Türk kanunlarına göre kamu görevi yapan parti ve belediye yöneticileri, bir dış gücün ajanı gibi faaliyet göstermekte, devlete meydan okuyarak silahlı ayaklanma tehdidinde bulunabilmektedir.

- Peşmergelerin ve teröristlerin yanında yer alarak Türkiye Cumhuriyeti devletine silahla karşı koyacaklarını açıkça ilan eden bu hainlerin fiillerinin niteliği ve karşılığı bellidir. Bunun adı silahlı isyan ve vatana ihanettir.

Ancak, bu odaklar unutmasın ki, Türk milletinin onurlu bir ferdi olan Kürt kökenli kardeşlerimizi bu oyuna alet etmeye, yem olarak kullanmaya güçleri yetmeyecektir.

Bu hain emellere geçit vermemek ve Türk milletinin mensubu olan Kürt kökenli vatandaşlarımızı, en büyük düşmanları olan bu hainlerden korumak devletin birinci öncelikli görevidir.

Barzani’nin son günlerde sıklaşan ve Türkiye’yi alenen tehdit eden beyanları, bu ihanet zincirini tamamlayan son halka olmuştur.

Kürt kökenli Türk vatandaşlarının Türk milletinden ayrı bir milletin mensubu olduğunu ve bölgede yaşayanların bağımsız devlet olma hakkı bulunduğunu belirten Barzani, “Türkiye’nin bu fikre alışması” gerektiğini söyleyecek kadar çizmeyi aşmıştır.

Barzani’nin bu tehdit ve saldırıları, Türkiye’ye savaş ilanı ile eş anlamdadır. Onuru ve haysiyeti olan bir hükümetin bu durum karşısında yapması gereken, buna hak ettiği cevabı vermektir.

Ancak, Türkiye’nin milli değerlerinin aşağılanmasını demokratlığın bir gereği sayan Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin milli onuru ve haysiyetiyle oynanması karşısında da sessiz kalmıştır.

Peşmergelerin Türkiye’nin milli birliğini ve güvenliğini doğrudan hedef alan bu hezeyanları karşısında yine alttan almış ve asgari bir tepki göstermekten bile kaçınmıştır.

AKP hükümeti yetkilileri de bu tehditler karşısında “polemiğe girmek istemiyoruz” gibi kaçamak beyanlarla sessizliklerini korumuşlardır.

Kendisini Cumhurbaşkanlığına uygun bir aday olarak gördüğünü açıklayan bir AKP Genel Başkan Yardımcısı ise, “bağımsız bir Kürdistan’a alışan olur, alışmayan olur, bunu bilmek mümkün değil” diyecek kadar küçülebilmiş ve şeceresinin icabını yerine getirmiştir.

Bu son gelişmeler, Başbakan Erdoğan’ın diyalog kurmaya hazırlandığı tahrik ve fesat kaynağı Barzani’nin gerçek niyetlerini ve bununla kurulacak diyalogun hangi süreçleri harekete geçireceğini bir kere daha göstermiştir.

ABD Dışişleri Bakanı’nın sonradan tevil etmeye çalışsa da, Kuzey Irak’tan “Kürdistan” olarak söz ettiği de düşünülürse, Türkiye’yi bekleyen büyük bir kriz kapıya dayanmıştır. Yaklaşan Nevruz, PKK’nın eylem takviminde önemli bir tarihtir.

Geçtiğimiz yıl Nevruz vesilesiyle yapılan tahrik ve gövde gösterileri karşısında AKP hükümetinin meydanları PKK’ya bırakmasının ve Türk kanunlarını uygulama cesaretini bile gösterememesinin, terör maşalarına bu yıl için daha fazla cüret kazandırdığı kabul edilmelidir.

Bunun sonucu, PKK’nın siyasi cephe örgütü gibi hareket eden etnik tahrik merkezlerinin öncülüğünde Nevruz’un;

- Devlete karşı direniş günü olarak kutlanması, kitlesel ayaklanma provalarına sahne olması ve İmralı canisi lehine gövde gösterilerine dönüşmesi beklenmelidir.

Nitekim Nevruz kutlamaları sözde tertip komitesinin PKK yayın organlarında geniş şekilde duyurulan basın açıklaması bunun işaretlerini vermiştir.

Buna göre;

- Nevruz “demokratik birlik için demokratik özerklik” sloganıyla, 17-25 Mart tarihleri arasında başta Diyarbakır, Batman, Van, Mersin, Urfa ve İstanbul olmak üzere 76 merkezde kutlanacaktır.

- Nevruz ateşi Mersin’de yakılacaktır.

- Kutlamalara Barzani ve Talabani’nin yanı sıra Ermeni sanatçılar da davet edilecektir.

Görüleceği üzere, PKK’nın kitlesel eylem ve gösterileri dokuz güne yayılarak Nevruz’un etnik tahrik kampanyasına dönüştürülmesi planlanmaktadır.

Bu konuda yapılan açıklamada yer alan şu ifadeler, bölücü hainlerin bu yılki amaçlarına ve stratejilerine ışık tutmaktadır.

Tertip komitesinin duyurusunda bu yılki kutlamaların “kafatasçı milliyetçiliğe ve PKK’nın ilan ettiği ateşkese rağmen devam eden operasyonlara en iyi cevap olacağı” belirtilmiştir.

İmralı canisinin Kürtlerin siyasi iradesi olduğu söylenen duyuruda “Öcalan’ın Kürt sorununa demokratik çözüm önerisinin meydanlarda haykırılacağı” ve “tekçi ulus devlet anlayışına karşı çıkılacağı” ifade edilmiştir.

Kutlamaların Mersin’de başlatılması ve “kafatasçı milliyetçiliğe” karşı bir gövde gösterisine dönüştürüleceğinin açıklanması, bu yılki Nevruz tahriklerinin çok üst düzeyde tırmandıracağını göstermektedir.

Bunun yanı sıra, bir nokta özellikle dikkat çekicidir. PKK ve maşalarının Türk milliyetçiliğini “kafatasçı” olarak nitelendirmeleri ile Başbakan Erdoğan’ın bu konudaki suçlamaları bire bir örtüşmektedir.

Bundan çıkarılacak sonuç şudur: PKK tahrikçileri Başbakan’ın ağzıyla konuşmakta, ya da Başbakan Erdoğan bunların ağzını benimsemektedir.

Türk milliyetçiliğine yöneltilen bu hayasız suçlama ve saldırının patentinin kime ait olduğu önemli değildir. Ortada olan gerçek, Başbakan ve PKK’nın Türk milliyetçiliği düşmanlığında aynı noktada buluşmuş olmalarıdır. Aziz milletimiz bunu elbette değerlendirecektir.

Türkiye’nin içine düşürüldüğü bu hazin durumun en büyük sorumlusu, Türkiye’nin yumuşak karnı olan Başbakan Erdoğan ve hükümetidir.

Türkiye’yi her yönden kıskacına alan ihanet ve husumet cephesinin cüret kaynağı olan Başbakan ve AKP zihniyeti, Türkiye için etnik bölücülük kadar büyük bir güvenlik tehdidi ve riski haline gelmiştir.

Bölücü terörün siyasi kimlik ve meşruiyet kazanmasının şartlarını ve zeminini hazırlayan Başbakan, ihanet projelerine sahip çıkarak etnik bölücülere hain emellerini gerçekleştirme ümit ve beklentisi aşılamıştır.

Türk milletinin milli kimliğinden alerji duyan, Türklük kompleksi, etnik takıntısı ve Türk milliyetçiliği düşmanlığı tedavi kabul etmeyen bir kangren haline dönüşen Başbakan, bölücü hainlerin bu anlamda koruyucu şemsiyesi olmuştur.

Başbakan Erdoğan, Türkiye’ye yaptığı bu büyük ve emsalsiz kötülüğün hesabını mutlaka, ama mutlaka verecektir. Cumhurbaşkanı seçilse bile Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla Türk adaleti önüne çıkarılacaktır.

“Yassıada” edebiyatıyla kendisini acındırmaya ve mağdur rolünü oynamaya çalışması bu akıbetten kurtulmasına yeterli olmayacaktır.

Türk milliyetçileri ise şartlar ne kadar ağır olursa olsun, tahriklere kapılmayacak, Türkiye’yi bir iç çatışma ortamına, bir kardeş kavgasına sürüklemek isteyen hain tezgâhlara asla alet olmayacaklardır.

Türk milliyetçilerinin ve ülkücü gençliğin sükûnetini ve vakur duruşunu koruması, Türkiye’nin yoluna döşenen etnik tuzakların aşılabilmesinin en büyük güvencesidir.

Türkiye’ye musallat olan bu belalardan kurtuluş, Milliyetçi Hareket’in iktidarında gerçekleşecektir.

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı



Sayın Bahçeli dışında ülkenin gidişatını gören bir lider yok maalesef.Açıklamada en dikkat çekici noktalardan birisi,molla sait bozuntularının türediği ve bazı hain belediye başkanlarının tehditleridir.
Bu iki konuda da sayın Bahçeli'yi son derece haklı buluyor,ve elimizdeki bilgilere göre bu yerinde tesbitlere biz de katılıyoruz.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1