Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - Yildiray Cicek´ten
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 5. sayfa (Toplam 8 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Çar Eyl 06, 2006 8:54 pm    ileti konusu: Başbakan´a bu ülkeyi bırakmayacağız Alıntıyla Cevap Gönder

"Konuşmasını bilmiyorsan sus"
rte diyor:
"Canım kardeşim. Bakınız askerlik herhalde yan gelip yatma yeri değil"

BENİM MEHMEDİM YAN GELİP YATMIYOR akp başı rte EDİRNEKAPI ŞEHİTLİĞİNİ ziyarette bulunursanız cesaretiniz varsa buyrun sizi
bekliyorlar



güzel cümleyi imzama ekliyorum
"akp başına ve tayfasına bu ÜLKE 'yi bırakmıyacağız"






Başlık edindiğimiz "Başbakan'a bu ülkeyi bırakmayacağız" sözü, geçtiğimiz gün şehit olan Deniz Yüzgeç isimli askerimizin amcası Erdoğan Yüzgeç'e aittir.

Bu söz aslında Başbakan'ın maskesinin Türkiye'de düştüğünü gösteriyor. Şehit ailelerinden buna benzer birçok tepki daha önceleri de yaşanmıştı ve bir şehit babası bu tepkiler nedeniyle, hapis cezasına çaptırılmıştı.

AKP iktidarında, PKK'lı Leyla Zana ve ekibi Avrupa Birliği dayatması ile cezaevinden çıkarılırken, şehit babası hapis cezasına çaptırılmıştır. Türkiye buna da şahit olmuştu.

Recep Tayyip Erdoğan'ın başında bulunduğu Türkiye'de, bize böylesi manzaralar sık sık yansımaktadır.

"Başbakan'a bu ülkeyi bırakmayacağız" sözü, Türkiye'deki durumu çok güzel özetleyen bir cümle olmuştur. Bu söz, başbakanın Türkiye'ye değil, Türkiye'nin düşmanlarına sahip çıktığının tespitidir.

Recep Tayyip Erdoğan'a bırakılan bu ülkenin içine düştüğü hal ortadadır.

Askerine, polisine sahip çıkamayıpta, Ortadoğu Bölgesi'nde küresel güçlere taşeronluk peşinde koşan Recep Tayyip Erdoğan'ın maskesini sürekli şehit aileleri düşürmektedir.

Çapulcu Talabani'ye söylediği "Özellikle Irak ve Kürdistan'dan gelen bilgiler bizi memnun etmektedir"(7 Mart 2002) sözü hafızalardan çıkmayan Recep Tayyip Erdoğan'ın askerimize, polisimize sahip çıkmasını beklemek hayal olur.

Recep Tayyip Erdoğan ise, bize bunun hayalini bile yaşatmadan, Türkiye'yi yönetmektedir.

Geçtiğimiz gün Balıkesir'de TOKİ konutlarının anahtar teslim töreninde halka seslenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine "Şehit cenazesi görmek istemiyoruz" diye tepki gösteren vatandaşa "Bakınız askerlik herhalde yan gelip yatma yeri değil" gibi utanılacak bir cevap vermesi, zihniyetini, çapını, düşüncesini bir kez daha göstermiştir.

Başbakana göre askerlik herhalde, göz göre göre ölme yeri!

Kendisi, PKK terörünü, geldiği günden bu yana, adeta Başbakanlıkta yan gelip, yatarak izleyen birinin böyle bir cümle kurması, şehitlere ve Türk Milleti'nin değerlerine hakaret ve saygısızlık olmuştur.

PKK terörü ile mücadele konusunda, zerre kadar samimi bir adımı görülmüş olsa, PKK'nın kavramlarını kullanan kendisi olmamış olsa, belki bu söz üzerinde o kadar fazla durulmazdı.

Ama Recep Tayyip Erdoğan'ın bu sözü üzerinde durulmasını gerektiren herşey mevcuttur.

PKK terörünü azdıran, bizzat kendisi ve partisidir. Azan terör karşısında kılını kıpırdatmayanda yine başında bulunduğu hükümettir.

Bu milletin kimliği ile oynayan, Türkiye'yi mozaik ilan eden, "Kürdistan'dan gelen bilgiler bizi memnun ediyor" diyen, bebek katili Abdullah Öcalan'ın kavramlarını kullanan bir başbakanın, askerliğe ve şehit olmaya bakış açısı ancak bu şekilde olur.

Bu zihniyete ülke teslim edilirse, vatanı korumak mümkün olur mu?

PKK terörü, AKP tarafından verilen tavizlerle en azgın dönemini yaşamaktadır.

ABD ve İsrail'in bir isteği, bir talebi olduğunda canla-başla çalışan ama PKK terörü karşısında 'mücadele edin' dendiğinde, yan gelip yatan bu hükümet, bu ülkenin başından gitmesi gereken en baştaki tehlikedir.

AKP'nin artık hangi temeller üzerine kurulduğu, yolda, sokakta, kahvehanede, okulda, fabrikada, sendikada, evde, işyerinde velhasıl Türkiye'nin her yerinde konuşulmaya başlanmış ve bu iktidarın Türkiye'ye ait olmadığı anlaşılmıştır.

Recep Tayyip Erdoğan'ın bu ülkede başbakan olması, bu ülkenin koca bir ayıbıdır. Bu ayıptan, yapılacak ilk seçimde kurtulmak gerekmektedir.

Şehit amcasının "Başbakan'a bu ülkeyi bırakmayacağız" sözü, Türk Milleti'ne parola olmalıdır.

Bu parolayı, şehit ailelerinin demesi ayrı bir anlam taşımaktadır.

Bu anlamı anlayın…


Yıldıray Çiçek ( ALLAH ( c.c. ) razı olsun ÜLKÜDAŞ'ım


En son -ULKUCU-GARDAS- tarafından Çar Eyl 06, 2006 10:45 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Çar Eyl 06, 2006 9:32 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

rte nin bu lafı aslında oradaki vatandaşa değildir.Bilinçli olarak söylediği bu söz,doğrudan silahlı kuvvetleredir.Önceden hazırladığı bir laftır.Çünkü pkk ile mücadelesinde frenlenen,ceza kanunlarındaki değişiklik ile,terörle mücadele edeni teröristten daha beter cezalandıran kanunları getirip güvenlik güçlerinin önüne koyan rte;silahlı kuvvetlerin Kandil dağına istekli,ama lübnan'a soğuk baktığını biliyor.Ve bunu görevden kaçmak olarak millete pişirip,millet ile ordusunun arasını açmayı,bu ordu bir işe yaramaz demeye getiriyor.Terörü ben mi önleyeceğim lafı da çok ilginçtir.
Hükümetin başı,icranın başı olduğunu unutuyor.Bu ülkede silahlı kuvvetler dahil,yapılan her icraatın birinci derece sorumlusu başbakandır.Daha bunun dahi farkında değil!Terörle mücadelede bir zaafiyet varsa,bunu silahlı kuvvetlerin üzerine atamaz.Devletin tüm güçlerini,imkanlarını seferber edip terörü ve tehditi önleyecektir.Bu yaştan sonra ayıp oluyor ama başbakana galiba görevlerini öğreteceğiz.Ordu düşmanı(çünkü geldiği görüşün,Türk ordusuna bakış tarzı bellidir)rte,aklınca orduyu hizaya getirmek için bazı tertiplere de girişti.Yahu ben anlamıyorum.Yazacak çok şey var ama,artık sıktılar!Bu başbakan orduyu sevmiyor,memurdan nefret ediyor,işçiyi hor görüyor,köylüyü hor görüyor,dikkate almıyor.Bu başbakan milleti de sevmiyor!Bu başbakan neyi ve kimi seviyor?Çok merak ediyorum!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Pts Kas 13, 2006 10:07 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

19 Kasım Bayramı yaklaşıyor

MHP,19 Kasım Günü gerçekleştireceği kongresine büyük bir titizlik ve özveri ile hazırlanıyor. MHP'yi de herkesin iktidara yürüyen bir parti olarak görmesi,bu kongrenin anlam ve önemini de ayrıca farklı kılıyor.

MHP,birlik ve beraberlik çizgisini muhafaza ederken,bu kongresi iktidar yürüyüşü için son prova olacaktır.

MHP,Tandoğan Meydanı'nda ve Erciyes Zafer Kurultayı'nda yüzbinlerce milliyetçi-ülkücü bütünlükle zaten potansiyelini dosta-düşmana göstermişti.

MHP'nin birlik ve beraberliğini baltalamak ve MHP'nin 19 Kasım kongresine gölge düşürmek için,bir takım kişiler,çeşitli provokasyon girişimlerinde bulundu.Ama bu girişim gerek hukuksal manada,gerekse ülkücü vicdanların hassasiyetli davranışları sonucu engellendi.Bu kişiler,bir takım tahrik ve provokasyon düşüncelerini uygulamaya yönelik çalışmalar içinde bulunsa da,bu sinek vızıltısından öteye gitmemiştir,gitmeyecektir.

MHP,inanmış ve azimli bir şekilde, Türkiye'yi AKP'nin elinden kurtarmak için hedefine kitlenmiş durumdadır.

Türkiye'nin AKP elinde yaşadığı tehlike, MHP'nin iktidardaki varlığı ile ortadan kalkacaktır.AKP'nin bu yüzden tek korkusu MHP'dir.Bunu her zaman söylemleri,davranışları ile göstermektedir.

MHP'nin 19 Kasım günü gerçekleştireceği kongresi,bu korkuyu ateşleyeceği için,AKP bu kongreyi büyük bir kaygı ve telaşla takip etmektedir.

AKP'nin sermayesi konumundaki bazı kuruluşların desteklediği ve hayatında MHP'de en ufak bir görevi olmamış kişilerinde,MHP'ye saldırıya geçmesi,korku ve telaşla oluşturmaya çalıştıkları bir tezgah olarak tüm Ülkücüler tarafından görülmektedir.

MHP,bu ülkenin son kalesi,son cephesidir. Türk Milleti'nin varlığını koruyacak,fikri ve fiziki manada büyük bir güç olan MHP'de,sağduyu sahibi herkes toplanmaktadır.Her partiden insan,ülkenin bu karanlık günlerinde, umut olarak gördükleri MHP'ye koşarak gelmektedirler.

Türkiye Cumhuriyeti'nin milli ve sosyal meseleleri karşısında kaygılanan,endişelenen insanlar umutlarını yeşerten üç hilal bayrağı altında,Türk bayrağını,İstiklal Marşını ve tüm milli değerleri korumak için toplanıyorlar.

MHP Lideri Sayın Dr.Devlet Bahçeli'nin ilkeli ve dürüst siyasetinin belirlediği ölçüler ise herkes tarafından kabul görmektedir.

Türkiye'yi düşünen ölçüler ve bu hassasiyet çerçevesinde, Ülkücü Hareketi tehlikeler karşısında koruma anlayışı, Sayın Dr.Devlet Bahçeli'nin takdir edilme oranını yükseltiliyor.

MHP Lideri 19 Kasım kongresinde bu vizyonu bir kez daha güçlü kılacaktır.

MHP siyasi çıkar kavgası için değil,Türkiye'nin varlık kavgasını vermek için iktidara doğru, emin adımlarla yürümektedir.

MHP,birlik ve beraberliğinin çelik gibi olduğunu, tüm Türkiye'ye gösterecektir.

AKP'ye korkusunun gerçek olduğunu yaşatacaktır.

AKP'nin küresel güçler adına kuşattığı Türkiye bu kuşatmayı MHP sayesinde kıracaktır.

Tabandan-tavana her MHP'li ülkenin ne halde olduğunu görüyor ve bu görünen manzara karşısında sorumluluk sahibi olduklarının farkındadırlar.

AKP'de Ali Dibo'ların adresleri dağıtılırken,MHP'de milli meseleler tartışılmakta, çözüm yolları aranmaktadır.

Fark işte budur.Farkı fark eden Türk Milleti safını MHP'nin yanında tutmaya başlamıştır.

19 Kasım kongresi 'Lider Türkiye için,Tek Başına İktidar' parolası ile iktidara giden yolun meşalesini yakacaktır.

Her ülkücü,her MHP'li Türkiye için bir değer olduğunun bilincinde kenetlenecek ve 19 Kasım günü ayağa kalkacaktır.

'Ülkücü,Ülkücü'nün öz kardeşidir.' Anlayışında 19 Kasım günü, her türlü 'sızma,tahrik,provokasyon' karşısında her Ülkücü çok dikkatli olmalıdır.

Lider Türkiye için,Liderimiz Dr.Devlet Bahçeli tek başına iktidar yürüyüşünü, 19 Kasım Günü hızlandıracaktır.

MHP kervanı,Türkiye için yürüyor…Hayırlı,uğurlu olsun…

Yıldıray Çiçek
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Sal Kas 14, 2006 10:37 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kimlik krizinde olan AKP'nin 2.Olağan kongresi geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirildi. Bu kongrede de AKP'nin kimlik krizinde olduğu ve yaptıkları ile söylemleri arasındaki derin uçurumlar olduğu bir kez daha anlaşıldı.

BOP Eşbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP kongresinde, bugüne kadar hükümette ne yaptıysa ,tamamen tersi açıklamalar yaparak,yaklaşan seçimler öncesi toplumu yine bir nevi kandırmaya yönelik söylemler kullanmıştır.

'Şalgamdan, kebaptan vazgeçerik Tayyip'ten vazgeçmek' gibi arabesk afişlerle donatılmış ASKİ Spor Salonu'nda bol bol yalan rüzgârına şahit olundu.

BOP patronu Bush, Amerika'da seçim hezimeti yaşarken, BOP memuru Recep Tayyip Erdoğan, seçimlerde Bush gibi akıbet yaşayacağını bildiği için, gerçek yüzünü saklamaya çalışıyor.

Ama bu yüzne yapılırsa yapılsın, saklanacak bir yüz değildir.

BOP Eşbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AB, ABD, İsrail, Irak, Kıbrıs konusunda, muhataplarını eleştiren cümleler kurarak, kendisinin suç ortağı olduğu konularda kurnazlık yaparak,'sütten çıkmış ak kaşık' rolüne bürünmektedir.

Recep Tayyip Erdoğan'ın rol yapmadan ve inancından vazgeçmediği tek konu ise Türkiye'nin mozaik olduğuna dair düşünceleridir. Bu kongrede, bunu bir kez daha göstermiştir.

"Ülkemizde 30'u aşkın etnik kimlik bulunuyor" diyerek, mozaikçi anlayışından bir türlü vazgeçmiyor. Bölücü örgüt PKK bile, Türkiye'yi iki parçaya ayırmaya çalışırken, BOP Eşbaşkanı 30 etnik kimlikten bahsedebilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nde Başbakanlık yapan Recep Tayyip Erdoğan, bir gün Türk kimliğini tanımayı düşünür, inşallah…

BOP Eşbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın en ilginç sözleri ise, ABD'nin Irak işgali ile meydana gelen manzarayı değerlendirmesi ile ilgiliydi ve özellikle cümlesi içindeki 'Hani barış için gelinmişti, nerede?' sorusuydu.

57.Hükümete ABD tarafından operasyon yapılıp, iktidara gelmelerindeki ana sebeplerden birisi de, ABD'nin Irak işgalinde taşeronluk yapması iken, şimdi BOP Eşbaşkanı sıfatı taşıyıpta, Irak'ta barış araması nasıl bir traji-komik haldir.

Irak'ta öldürülen 600 bin insanın sorumluluğu nasıl ki, BOP patronu Bush sorumluluğunda ise, o 600 bin insanın ölümünde kasıla kasıla "Ben BOP Eşbaşkanıyım" diye ortalıkta dolaşan, Recep Tayyip Erdoğan'ında sorumluluğu vardır.

Bu sorumluluk, kıyamete kadar hatırlanacak ve Recep Tayyip Erdoğan bunun hesabını öteki dünyada yüce Allah'a verecektir. Ama bir hesabı da, Türk Milleti'ne verecektir. Yaklaşan seçimler bu hesabın tarihi olacaktır. Kendisi Çankaya'ya yerleşerek, bu hesaptan kurtulmaya çalışsa da, toplumda oluşan atmosfer Recep Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'nın sokağından dahi geçemeyeceğini gösteriyor.

AKP kongresi dediğimiz gibi, kimlik krizindeki bir partinin sahnede gösteri yapması gibi bir şeydi.

PKK'nın kavramlarını kullanan, PKK'lı Leyla Zana'yı Başbakanlık konutunda ağırlamış, onlara yemekli toplantılar düzenlemiş, Barzani ve Talabani ile sözde Kürdistan projesine omuz koymuş, AKP'nin kongresinde Divan Başkanlığı yapan Köksal Toptan'da konuşmasında "AKP ezan ve bayrak sevdalısı bir partidir." demiş… Herhalde birileri bilmem neresi ile gülerse gülsün diye, böyle bir cümle kurmuş… AKP'liler bu tür cümleleri kurarak çok komik durumlara düştüklerini herhalde fark edemiyorlar daha…

AKP kongresinde konuşulan her şey bu komik görünüşü besleyen bir muhteva yaşatmıştır.

3 Kasım 2002 tarihinde küresel güçlerin Türkiye üzerindeki operasyonları ile iktidara taşınan AKP, iktidarda son günlerini yaşamaktadır. Bütün çabası 'bu süreci biraz daha uzatabilir miyiz?' düşüncesindendir. Ama bu düşüncelerinin hayal mahsulü olduğunu artık kendileri de hissetmiş durumdadır.

AKP kongresi, Tayyip'le doğan bir partinin Tayyip ile çöküşünün son kongresi olmuştur.

Bu en net tarif olacaktır. Bunu ilk seçimlerde, tüm Türkiye görecektir.

Görmek isteyenler, mahşeri bir kalabalık halinde ilk seçimleri bekliyor.

Güle güle AKP,yüce divana 'Hoş geldin' Tayyip !!!

Yıldıray Çiçek
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Çar Kas 15, 2006 7:20 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ey Ülkücü Türk Gençliği, bu mektubu kaleme almamızdaki ana etken halen kendisinin Ülkücü ve MHP'li olduğunu ispat etmek için mahallenin bakkalını, sütçüsünü, kasabını şahit göstermeye çalışan Fotokopici Profesör olmuştur. Kendisinin Ülkücü ve MHP'li olduğunu ispat için, MHP düşmanı yayın organının birinden, diğerine koşan ve hala MHP'li oluşunu ispat kaygısındaki bu adam, MHP Genel Başkanlığına soyunmaya kalkıyordu, bunu önce hukuk, sonra Ülkücü vicdanlar engelledi.

Bu aşamadan sonra, bu evlere şenlik Fotokopici Profesör'e 'yazı yazmayayım, Türkiye'nin diğer gündemdeki konularına değineyim' diyordum, ama bu komedi karşısında yine dayanamayıp, Fotokopici Profesör'ün maceralarını takip etmeye başladım.

Ey Ülkücü Genç;

Türkiye AKP iktidarı ile birlikte gerçekten tarihinin en acı ve karanlık günlerini yaşıyor. Türkiye hilâlin mevsimini yaşamaya hasret ve muhtaç bir vaziyettedir. MHP, kendini çağıran kutsal bir davettedir. Bu davet, Türkiye'nin millî ve manevî değerlerini koruma, yaşatma ve tekrar hayata döndürme adına bir muhteva taşımaktadır. MHP varlık sebebi olarak gördüğü bu davete karşı mahcup olmamak için bütün hazırlığını ona göre yapmaktadır.

MHP, Türkiye için yola çıkmışken, bu yolda bugüne kadar hiç bulunmamış, bu yolda yürüyenleri her fırsatta aşağılamış kişiler bugün, senin davanın ölçülerini sorgulamaya çalışıyor, sana akıllar veriyor.

Ey Ülkücü Genç;

Gördün değil mi, bizi gülmek ve acımak arasında bırakan Fotokopici Profesör'ün yalvarışlarını, yakarışlarını… Acınacak bir halde, cümleleri ile sihirbazlık yapıyor. Sihirbazlık yapacak ki, olmayan şeyler oluyormuş gibi bir görüntü versin…

Ey Ülkücü Genç;

Bu adam seni sana anlatıyor. Senin hassasiyetlerin üzerinden prim yapmaya çalışıyor. Senin Başbuğun Alparslan Türkeş'e 'diktatör' deme cüretinde bulunduğu halde, sana onun mübarek ismini kullanarak, yol haritası veriyor.

Ey Ülkücü Genç;

MHP'de hayatı boyunca hiçbir görev almadığı halde, kendisine verilen görev dâhilinde, MHP Genel Başkanlığı için, sahtekârlık yaparak, MHP'ye üye olmaya çalışan ve suçüstü yakalanan bu Fotokopici Profesör değil miydi,'Bir kerede ürkek değil, erkek olun, gelin kongrede hesaplaşalım' diye Ülkücü Hareketi tahrik eden, hesaplaşmak ve ihanetle yüzleşmek için bekleyen seni karşısında görünce yazılarında kıvıran, kıvırmakla kalmayıp, resmen yalvaran?

Ey Ülkücü Genç;

19 Kasım kongresine biz ülkü düğünü, bayramı anlamı yüklerken, kongrede kan akmasını, kavga çıkmasını arzu eden kimdir? Bunu arzu etse etse 'MHP yüzde 2 oy alıp, barajı geçemese, bende MHP'yi ele geçirsem' diyen kendisinden başkası olabilir mi?

Ey Ülkücü Genç;

Bu kadar yalan söyleyen, iftira atan, senaryo yazan bir kişinin hangi sözüne güvenilir? Bu kişinin özellikle son dört yıl içinde yapmaya çalıştıklarını bir göz önüne getirin, bakın bakalım karşınıza nasıl bir karakter sahibi çıkıyor.

Ey Ülkücü Genç;

CIA' nın şefleri ile PKK'lılarla, Kürdistan toplantılarında gezen bu adam, sana Türkmenler adına, Telafer adına, Kerkük adına nasıl çağrıda bulunabilir? Ülkücü Genç, sen değil miydin Tandoğan Meydanı'nda yüz binlerce koro ile Türkmenler için haykıran, sen değil miydin yüz binlerce Ülküdaşınla Erciyes Zafer Kurultayı'nda, Türklük için coşan, çağlayan?

Ey Ülkücü Genç;

Seni kandırma kurnazlığına giren, bu Fotokopici Profesör'e sadece M.Savaş isminde bir kardeşinin olup-olmadığını, böyle bir isimde kardeşi varsa, ne iş yaptığını, nerede kadro sahibi olduğunu sorarsanız, sana akıl veren bu adamın, aklını yerinden alırsınız.


Ey Ülkücü Genç;

Fotokopici Profesör'deki korku, senin davana, partine,liderine karşı olan bağlılığındır.Bunu sulandırmaya çalışıyor…Kanma,aldanma,inanma!!!

Bugüne kadar, ne senin acında, sevincinde yan yana gelmemiş birisi, haddini bilmeli değil mi? Sen, haddini bilmeyene, haddini hep bildirmişsindir.

Ey Ülkücü Genç;

Malatya'da kendine saldırılmış tezgâhı kurarak, mazlum ve mağdur rolü üstünden propaganda yapan, Lidere iftira atan ve ahlâksızca saldıran bu adamın tüm yalanlarını ortaya çıkardık ve bu sayfalarda diğer yazarlarımızla birlikte adeta yerin dibine batırdık… Akıllanmadı, uslanmadı… Ama sen 19 Kasım günü Bozkurtlar Ordusu'nda yerini bir nefer olarak alacak ve Fotokopici Profesör'e 'bizim birliğimizden, dirliğimizden kimse içeri sızamaz' mesajını vereceksin…


Ey Ülkücü Genç;

Kitabında 'Milli politikalarda bile ABD'nin saygınlığını kazanmaktan' bahseden bu adam, hayatının hangi döneminde, MHP'de bulunmuşta bugün MHP'nin ruhuna hitâp etmeye kalkıyor.

Ey Ülkücü Genç;

19 Kasım Günü, bir elinde Türk bayrakları, bir elinde üç hilâlli bayraklarla kongrede yerini al ki, bugüne kadar yol arkadaşları CFR'nin, CIA'nın adamları olmuş, MHP'yi ele geçirmek için yüzde iki oy alması ve barajı geçmemesi adına dua ettiği ortaya çıkan, MHP'de en ufak bir görev almadan, genel başkanlık hayali kurarak siyaset tilkiliğine soyunan, Başbuğumuz Alparslan Türkeş'e babasından kalan düşmanlıkla 'diktatör, gereksiz konuşan' gibi suçlayıcı cümleler kurmuş Fotokopici Profesörler, bir daha MHP'yi karanlık ilişkilerine bulaştırmamayı öğrensinler…

Ey Ülkücü Genç;

19 Kasım günü Ülkücü Hareket, AKP sermayesi ve desteği ile kendisine saldıranlarla, hesaplaşacak ve yüzleşecektir. Bu Ülkücü Hareketin meşru hakkıdır. Bu hesaplaşma ve yüzleşme, birlik ve beraberliğimizle görülecektir. Bu birlik ve beraberlik içinde olmak isteyen, her Ülkücü kongrede yerini almalıdır.

Ey Ülkücü Genç;

Ankara'da, Türkiye'nin sigortası olan MHP'nin iktidara yürüyüş kongresinde buluşmak dileğiyle…

Ümitleri tükenmiş ihanet tilkileri, seni orada Bozkurt gibi görmelidir…

Yıldıray Çiçek
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Cum Kas 17, 2006 6:33 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ORTA DOĞU GAZETESİNDEN ALINTIDIR.
Alıntı:
Besleme adamların oyunları
Yıldıray Çiçek





--------------------------------------------------------------------------------
17.11.2006
Adım adım iktidara yürüyen Milliyetçi Hareket Partisi'nin 8.Olağan kongresi bu hafta sonu gerçekleşecek…

Tüm hazırlığını AKP'nin elinden iktidarı almaya yönelik yapan MHP, kongrenin bayram havasında geçmesi için son hazırlıkları yapıyor.

Bir takım beslemeli provokatörler, arkalarına aldıkları sermaye güçlerinin desteği ile MHP'nin bu kongresini karıştırmak isteseler de, Ülkücü irade buna müsaade etmeyecektir.

MHP Lideri Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin geçtiğimiz gün düzenlemiş olduğu basın toplantısında, provokatörleri motive eden gücün adresini "Sayın İçişleri Bakanı'nın desteği ile kongreye hukuk dışı bir zorlama olduğu vakit, bunun hesabını AKP'den sorarız" cümlesi ile göstermesi, Ülkücülerin çok dikkatli olması gereken noktaya işarettir.

MHP kongresine yönelik tahrik ve kışkırtma girişiminde bulunan beslemelerin, İçişleri Bakanlığına bağlı kurumları kapı kapı dolaşıp, yardım dilenmesinin sonuçları,bu hafta sonu gerçekleşecek MHP kongresinde daha da net anlaşılacaktır.

Bozkurtların partisi olan MHP'nin kongresine sırtlan gibi saldırmak isteyenler, pusuya yatmış bir vaziyette beklemektedir. Bu bekleyiş, sırtlanlar karşısında, sağduyulu Bozkurtların asil duruşu ile hüsranla sonuçlanacaktır.

MHP'li olmayanların, MHP Genel Başkanlığını ele geçirme operasyonları içinde bulunması, MHP'ye karşı oynanan aşağılık oyunu göstermektedir. Bu aşağılık oyunu anlamayan ve bu durumu meşrulaştırmaya çalışan kim varsa, o kişi ihanet içindedir.

İhanete alışık olan Ülkücü Hareket, bu sefer gerçekleştirilmeye çalışılan ihaneti ibret-i âlem için silindir gibi ezecektir.19 Kasım kongresi, bu kararlılığı dosta-düşmana gösterecektir.

MHP'yi karıştırmak için ortalarda dolaşanlar, bu dersi aldıktan sonra kendilerinden sonraki ihanet çetelerine de bu dersi bir miras olarak bırakacaktır. Demokrasi maskesi takarak, ihanetlerini uygulamaya çalışanlar, MHP'nin yolgeçen hanı olmadığını bir kez daha anlayacaktır.

MHP Lideri Sayın Dr.Devlet Bahçeli düzenlediği basın toplantısında bu kişileri ve o kişiyi "O kişinin son günlerdeki bütün değerlendirmelerini bir araya alın nasıl bir ruh yapısında olduğunu anlayacaksınız. Karanlık ilişkilerde, milliyetçi hareket aydınlık gelecek bekleyemez. O kişiye, Türkiye üzerinde oynanan oyunların izdüşümünün MHP üzerinde oynandığı gerçeğinden hareketle yaklaştığımızda, verilen bir görev vardır. Bu görev 19 Kasıma kadar sürecektir." şeklinde tarif etmiş ve MHP'nin ölçülerini kamuoyuna açıklamıştır.


19 Kasım kongresinden sonra, MHP, kendi içinde birlik ve beraberliğini çelikleştirerek; AKP eliyle saran ihanet kuşatmasını, Türkiye üzerinden dağıtmak için, artık hedefine kilitlenmiş ve kararlı bir şekilde yolunda yürüyecektir.

MHP, Lider Dr. Devlet Bahçeli'nin önderliğinde iktidara doğru yürümektedir.

MHP Genel Başkan adaylarından Av.Abdülkadir Erdil'de bu yürüyüşü idrak ederek "Partimin ve fikrimin iktidara yürüdüğü bir ortamda, son günlerde oluşturulan olumsuz havadan Milliyetçi Hareket'in etkilenebileceğini ve yükselen değerine noksanlık getireceğine inandığım için genel başkanlık adaylığından çekilme kararı almış bulunmaktayım" açıklamasını yapmıştır.

MHP iktidara yürürken, AKP gölgeli oyunlarla, bu yürüyüşü engellemek için gözü dönmüş gibi tahrik edenler, 19 Kasım'daki millî coşku karşısında, beslendikleri merkezlerin elinde oyuncak olmaya devam edeceklerdir.

Küresel güçlerin elinde oyuncak olmak zaten onlara yakışan bir durumdur.

Ne diyelim CFR,CİA,ÜLKER kurtarsın onları

Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Cum Kas 24, 2006 7:20 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Şu AKP'li yetkililere defalarca uyarı yazıları yazdık, defalarca bu köşeden seslendik,'MHP'ye bulaşmayın, bulaştığınız vakit çok komik durumlara düşüyorsunuz' diye… Bizi hala dinlemiyor ve komiklik yaparak rezil olmaya devam ediyorlar.

Toplum içine çıkacak halleri kalmayan hükümet yetkilileri, yakaladıkları her fırsatta MHP'ye saldırarak korkularını engellemeye çalışmaktadırlar.

Hele bunlardan birisi var ki, sormayın gitsin… Garibimi hükümet sözcüsü yapmışlar, mecburiyetten MHP'ye bulaşma vazifesini en çok o yerine getiriyor.

AKP gibi bir iktidarın hükümet sözcülüğünü yapıyor ama MHP'ye millî konularda 'milliyetçilik' dersi vermeye kalkıyor.

Ne garip dünya değil mi? Türk Milliyetçiliği düşmanlığı temeli üzerine kurulmuş bir partinin yetkilisi, milliyetçilik adına ahkâm kesiyor.

Kim o, sürekli ahkâm kesen kişi?

Artık her kamerayı görünce, MHP'ye salvo atışlar yapmaya kalkan muhterem, Cemil Çiçek'ten başkası değildir…

Söğüt'te meydana gelen olaylar sonrası, kameraların karşısına geçip, MHP'ye sataşan Cemil Çiçek, MHP'nin 8.Olağan kongresindeki coşkuyu görüp, her AKP'linin yaşadığı korku temelinde, MHP'nin kongresini gölgelemek için, MHP Liderinin bazı sözlerini çarpıtmaya kalkmıştır.

MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin kongrede yapmış olduğu tarihi konuşmadan 'Bölücü başı Abdullah Öcalan'ın F tipi cezaevine gönderilmesine' dair görüşlerini alıp, sulandırarak, aklınca kurnazlık peşinde koşmaktadır.

Cemil Çiçek "Öcalan'ın isteği ile Bahçeli'nin söyledikleri örtüşüyor. Öcalan da İmralı'da kalmak istemiyor." şeklinde değerlendirmiş, bu sözün peşinde sazan olan bazı beyinsizlerde, MHP Liderinin sözlerinde art niyet aramaktadır.

Burada art niyet olacak ne var? MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli bölücü başı Abdullah Öcalan'ın İmralı'ya konmasından ve katil başının asılması yönünde mücadele ettiği günden bu yana, İmralı'daki imtiyazın kalkması yönünde tavrını ve tepkisini hep göstermiştir.

Terörist başının ne yakalandığı, ne de İmralı'ya konduğu vakit, MHP iktidarın ortağı değildi. PKK'nın başı Abdullah Öcalan, Türkiye'ye ABD tarafından teslim edildiğinde sorumluluk noktasında, MHP'nin hiçbir muhataplığı olmamıştır.

MHP'nin bu konuda muhataplığı olmadığı halde, bu caninin hak ettiği cezayı alması yönünde her şart ve zeminde mücadelesini vermiştir.

MHP Lideri, İmralı'daki hali gördüğü için imtiyazın ve katil başının rahatının bozulması için F Tipi cezaevine nakil edilmesini sürekli dile getirmektedir.57.Hükümetin koalisyon şartları içinde hep bunu gerçekleştirmeye çalışmış, onu teslim alanlar ve idamdan kurtulmasına yönelik oy verenler bu düşünceyi sürekli engellemiştir.

Eğer hadise, Cemil Çiçek'in açıklamasındaki gibi ise, Cemil Çiçek, Abdullah Öcalan'ın F tipi cezaevine gönderilmesine niçin 'can güvenliğini sağlayamam' diye karşı çıkmaktadır?

AKP, teröristbaşını koruyup, ona İmralı'da rahat propaganda yaptırma peşindedir?

Cemil Çiçek,'AKP-PKK omuz omuza sloganları' atılan Türkiye'de kimin, kimin safında olduğu bilinmiyor mu sanıyor?

Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek'e haddini, MHP adına açıklama yapan Genel Sekreter Sayın Cihan Paçacı bildirmiş ve o sözlerden sonra hükümet bu yalan ve iftirasını gündeme fazla taşımamaya özen göstermiştir.

Ama Cemil Çiçek'in açıklamalarından etkilenen bazı sazanlar, MHP'yi yıpratmak için bu yalan ve iftira ile saldırılarına devam etmektedir.

Sayın Cihan Paçacı, Cemil Çiçek'in durduğu siyasî konumu değerlendirerek, adeta MHP'ye karşı kullandığı sözlerini geri yedirmiştir.

"Gerçekleri ve yaşananları milletimiz asla unutmamıştır; AKP iktidarı PKK'lı Leyla Zana ve ekibini Başbakanlık konutunda ağırlamış, yemekli toplantılar düzenlemiş ve bu kişileri siyasî bir misyonla meydanlara salmıştır. Bölücüleri korumakta ve cesaretlendirmekte AKP iktidarı sabıkalıdır." diyen Sayın Paçacı, doğru ve tam adrese teslim bir açıklamada bulunmuştur.

'F tipi cezaevini Abdullah Öcalan'da istiyor' masalı, Cemil Çiçek tarafından, AKP iktidarının masalcı bir ürünü olarak piyasaya sürülmüştür.

Madem Abdullah Öcalan'da istiyor, niye yerine getirmiyorsunuz Sayın Çiçek?

Onun kavramlarını kullanan, onun 'benim temsilcim' dediklerini Başbakanlıkta ağırlayan, Kürdistan'ı tanıyan sizler iken, hadi onun şu F tipi isteğini de yerine getirin… F tipi cezaevine nakil olursa, can güvenliğini koruyamama kaygısı ne demek oluyor?

Terörist başı demek ki, ölümü göze alıyor ki, F tipini istiyor değil mi Cemil Çiçek?

Sizin siyasi zekânız, işte bu kadar Cemil Çiçek, bu kadar!

Sahi Cemil Çiçek, T.B.M.M'nde idamın kaldırılması oylamasında bağımsız milletvekili iken hangi yönde oy kullanmıştın? 6 partinin (AKP, DSP, ANAP, YTP, SP, DYP)birleşip, Abdullah Öcalan'ı idamdan kurtardığı oylamada senin katkın yok mu? Siz bu katkının hesabını vermeden, MHP'den nasıl hesap sormaya kalkıyorsunuz?

Bu AKP Çiçeğinin kokusu, artık kötü kokmaya başladı… MHP'ye saldırdıkça bu daha da net hissediliyor.

Yıidıray ÇİÇEK

ORTADOĞU GAZETESİ OKUYALIM OKUTALIM
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Sal Kas 28, 2006 5:12 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

MHP DÜŞMANLIĞI VE GEÇMİŞİN HUKUKU…
Yıldıray Çiçek

28.11.2006

Milliyetçi Hareket Partisi'nin, kurulduğu günden bu yana sürekli düşmanları olmuş, sürekli üzerinde senaryolar yazılmış, oyunlar oynanmış ve her zaman önünü kesmek için engeller çıkarmışlardır.

Türkiye'de kendi inandığı değerlerini korumak ve yaşatmak için büyük bedeller ödemiş, MHP'den başka bir hareket yoktur.

Acıyı görmüş, binlerce şehidi ve gazisi olmuş, ihaneti çok farklı şekillerde yaşamış MHP, her şeye rağmen kutsal yolunda yürümeye devam etmektedir.

Dün Başbuğ Alparslan Türkeş'in genel başkanı olduğu MHP ne yaşamışsa, aynısı bugün Dr. Devlet Bahçeli'nin genel başkanı olduğu MHP'de de kendi şartları dahilinde yaşanmaktadır.

MHP düşmanları, bir saniye bile boş durmamaktadır.

ABD ve AB taraftarları, AKP ve yandaşları, PKK'nın başı Abdullah Öcalan'a gül uzatacak kadar samimi olmuş İşçi Partisi'nin başındaki adam ve kadrosu, Başbuğ Alparslan Türkeş'e ihanet ederek, MHP'den ayrılarak kurulan BBP, başta olmak üzere birçok çevre MHP düşmanlıklarının oranını öyle bir artırdılar ki, bu çevrelerin hepsi adeta MHP dedektifi gibi çalışmaktadırlar.

Bu çevrelerin yayın organları, televizyonları, Internet siteleri, elemanları, kadroları MHP düşmanlığı için atağa geçmiş durumdadırlar.

MHP düşmanları o kadar çok cepheden saldırıyorlar ki, hangi birini takip edeceğimizi, hangisine haklı cevaplarımızı vereceğimizi şaşırdık…

Ama bugün köşemizi hepsine değil, sadece birine ayırmayı düşünüyorum…

Bugün köşemi ayırmayı düşündüğüm kişi BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve onun MHP'ye gece-gündüz saldıran o muhteşem kadrosunu(!) olacaktır.

Bu mübareklerin sanırsınız ki, başka bir işi yok… MHP'den ayrıldıkları günden bu yana sözlerinde, yazılarında, konuşmalarında MHP geçmeyen cümle kuramamaktadırlar.

Sanki MHP'den ayrılıp ayrı bir siyasi parti kurmamışlar da, MHP'yi takip eden dedektiflik bürosu kurmuşlar gibi davranmaktadırlar. Hep, "MHP tökezlerde, acaba bize bir şans doğar mı?" gibi bir beklenti içinde siyaset yapmaktadırlar.

Sığ bir düşünce taşıyan, o yüzden de, kurulduğu günden bu yana aldığı oy oranı yüzde 1-2 civarlarında olan BBP, bu anlayışları yüzünden de hep bu noktaya mahkûm olacakları bir gerçektir.

Ara-sırada ANAP'la ittifak yapıp, T.B.M.M' ne girmeyi ve Refah-Yol hükümetine de kendi deyimleri ile 'kerhen' destek vererek, sırt dayama kurnazlığını da göstermişlerdir.

Başbuğ Alparslan Türkeş'e, düşmanın dahi yapmadığı suçlamalarda bulunarak ve iftiraları atarak ayrılan ve ayrıldıkları günden bu yana MHP'nin eksiklik ve yanlışları ile büyümeye çalışan, eksiklik ve yanlışlık yoksa bile öyle bir hava yaratarak beslenmeye çalışan, Sivas'ın büyük partisi BBP, yine MHP'nin yükselişe geçtiği bu dönem, sabah-akşam MHP'ye saldırmaktadırlar.

Başbuğ Alparslan Türkeş'e 'Arı armalı hançer' sapladıkları halde, o yine 'onlar evlatlarım' demiş, MHP Lideri Devlet Bahçeli ve herhangi bir MHP'li yetkili BBP hakkında bugüne kadar hiçbir olumsuz cümle kurmadıkları halde, BBP Muhsin Yazıcıoğlu başta olmak üzere, tüm BBP yöneticileri MHP'yi ağızlarına sakız yaparak, her fırsatta MHP'ye ve Liderine saldırmaktadır.

Daha önceki yazılarımızda da belirttik, sanmasınlar ki, bize söylenecek söz yok, o kadar söz var ki, konuşmaya başlarsak altında kalır ve ezilirler.

Ey BBP'liler,Türkiye'nin bu kadar derdi varken, sizin MHP'den başka uğraşacak bir şeyiniz yok mu?

Hangi televizyon programını açsak, hangi haberinizi görsek, hangi yazınızı okusak, MHP'yi eleştiriyorsunuz, eleştirmekle kalmayıp insafsızca saldırıyorsunuz…

Hele bir partiliniz var ki, mübarek adam Doğu Perinçek'in dergisinde her hafta manşet, televizyonunda sürekli baş konuk oluyor. Yoksa Doğu Perinçek'in dergilerinde, televizyonlarında sizin elçiniz olarak mı bulunuyor?

Yeni ittifak yapacağınız parti, İşçi Partisi mi acaba? Yoksa MHP'ye saldırdığı için yine bir 'kerhen' destek mi söz konusu?

MHP'ye saldırı ittifakını, seçimlerde de göreceğiz herhalde? MHP'ye saldırı üslubunuz, o kadar çok birbirine benziyor ki, hanginiz BBP'li, hanginiz İşçi Partili inanın ayırt edemiyoruz.

Sayın Muhsin Yazıcıoğlu size tavsiyemiz, siz ve o muhteşem kadronuz(!), MHP'ye olur-olmaz konularda saldırmayı bırakması yönündedir.

Bizleri, Türkiye'nin bu kadar meselesi varken, sizinle uğraştırmak zorunda bırakmayın… Uğraşmaya başlarsak, inan çok üzülürsünüz…

Bizler, geçmişin hukukunu bilen insanlarız… Bilmeyenlere hatırlatırız…
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Cum Arl 01, 2006 8:16 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Haçlı Cübbe giyerek, Papa heykelleri altında Avrupa Birliğine teslimiyet imzaları atarak, Haçlı seferi olan BOP' ta Eşbaşkanlık sıfatı alarak, Hıristiyan âlemine bir sempatik duruş veren ve onların gönlünü alan Recep Tayyip Erdoğan, Papa'nın Türkiye ziyaretinde ona gösterdiği sıcak ilgiyle de ayrıca takdir kazanmıştır.

Başbakan Erdoğan, gazetecilerin "Papa'yı karşılayacak" mısınız sorusuna her zamanki üslubu ile "Kardeşim anlamıyor musunuz, NATO toplantısında olacağım. Fiziken mümkün değil. Yahu NATO toplantısı programını ben mi hazırladım. Benim yerime Başbakan vekili arkadaşım Mehmet Ali Şahin var, o görüşecek işte." Şeklinde cevap vermişti.

Bu cevaba bakan kişi, BOP Eşbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, İslam'a düşmanca sözlerle saldıran ve Türkiye düşmanlığı yapan Papa'ya tavır alacağını sandı. Ama her zaman ki gibi Recep Tayyip Erdoğan, o kişileri yine yanılttı. Ama biz Recep Tayyip Erdoğan'ın 'U' dönüşlerini çok iyi bildiğimiz için, Papa'yı uçağın merdivenlerinde karşılamasına şaşırmadık…

Şaşırdığımız tek konuyu "acaba niye Haçlı Cübbe giyerek karşılamadı?" şeklinde bir soru ile ortaya koyduk…

Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk söylediğine değil, son yaptığına bakmakta, daha kesin sonuç vardır. Çünkü hep böyle olmuştur, ne dediyse tam tersini yapmıştır.

Bu konuda, Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu o kadar çok örneği vardır ki, hangi birini anlatacağımızı inanın bilmiyoruz.

Papa ile görüşmeyeceğini belirtip, uçağın merdivenlerinde ilk sırada karşılamak, Recep Tayyip Erdoğan'ın yapacağı bir davranıştı, Türkiye buna bir kez daha şahit olmuştur.

Recep Tayyip Erdoğan'ın,'görüşmeyeceğim' dedikten sonra, Papa'ya gösterdiği sıcak ilginin yankıları sürerken, R.T.E 'nin Türkiye'deki Müslüman sayısını yüzde 99'dan, yüzde 95'e indirmesi, ya Recep Tayyip Erdoğan'ın Papa'ya kendi jesti ya da misyonerlerin Türkiye'deki geldiği noktayı işaretlemektedir.

Papa'nın İslam'a ve Türkiye'ye düşmanlık besleyen sözlerinden kısa bir süre sonra, Türkiye'yi ziyaret etmesi, hiçte hayra yoracağımız bir durum değildir.

Yüce dinimiz İslam'a yönelik çirkin sözlerle, dünyada provokasyon yaratmaya çalışan Papa'nın Türkiye ziyareti bizce gereksiz, anlamsız ve Vatikan'ın Türkiye üzerinde sinsi propaganda çabalarıdır.

İktidara geldikleri günden bu yana Hıristiyan aleminin gönlünü hoş eden, onların hedeflerine taşeronluk yapan AKP iktidarı, İslam düşmanı Papa'yı da mutlu ederek vazifesini yerine getirmiştir.

Milli Görüş gömleklerini çıkarmadan önce, değil bir Papa, bir Papaz sıradan bir Hıristiyan'ın yanından geçeni bile kâfir ilan eden sözde İslamcı bu iktidar işte bu sergiledikleri ile huzurlarınızdadır.

Bunları savunan sözde İslamcı basında, Recep Tayyip Erdoğan ve kadrosunun Papa'ya olan ilgi ve alakasını gizleyebilmek için manşetlerinde, yazılarında hokkabaz gibi bin bir oyun denemişlerdir.

Haçlı Cübbeli Recep Tayyip Erdoğan'ın Papa'ya olan muhabbeti, Vatikan'da büyük coşku ile karşılanırken, bu gazetelerde bu coşkuyu meydana getiren görüntüleri ört-bas etmek için her şeyi yapmışlardır.

Papa artık bu ilgiden sonra sık sık Türkiye'ye gelmek isteyecektir. Fakat, bundan sonra gelecekse bile biraz acele etmelidir. Hıristiyan âleminin gönlünü hep hoş eden AKP iktidarı, son günlerine girmiştir.

Türkiye'nin başında, Haçlı Cübbe giyecek kadar, 'İnanç Hortumcusu' olan Recep Tayyip Erdoğan gibi biri varken, Papa'lar, Papazlar Türkiye'ye tatmin olmaya koşa koşa gelmelidir.

AKP iktidarı döneminde sizleri mutlaka uçak merdivenlerinde karşılayacak bir Recep Tayyip Erdoğan olacaktır.

Gazeteci -yazar Aytunç Altındal ifadesi ile 'Recep Tayyip Erdoğan Papa'yı bağrına basmıştır.'

Şaşanlara şaşırıyoruz. Oysa ki biz hiç şaşırmadık..

Yıldıray ÇİÇEK
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
Turkmeneli
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Aug 22, 2004
İletiler: 459
Şehir: Nijmegen

İletiTarih: Pts Arl 04, 2006 11:03 pm    ileti konusu: Dünya Uygur Türkleri Kurultayı Münih´te yapıldı Alıntıyla Cevap Gönder

Dünya Uygur Türkleri Kurultayı Münih´te yapıldı

Sürgünde yaşayan Doğu Türkistanlılar'ın oluşturduğu Dünya Uygur Kongresinin 2.si Çin'in Almanya diplomatlarının devreye girerek kongrenin engellenmesi için Alman makamlarına baskı uygulamasına rağmen 25/27.Kasım tarihinde Münih´te Eden Otel konferans salonunda gerçekleştirildi.Kongreye Dünya Uygurlar Onursal başkanı Emekli Tümgeneral Kore gazisi Muhammed Rıza Bekin, Dünya Uygur kongresi başkanı Erkin Alptekin, ve Çinde 6 yıl hapis yattıktan sonra özgürlüğüne kavuşan ve insan hakları ödülü adayı Rabia Kader ile dünyanın dört bir yanından kurultay delegelerinin yanı sıra çok sayıda insan hakları teşkilatı katıldı.

Doğu Türkistan Milli Marşının çocuklar tarafından okunması ile başlayan kongrede Almanya Cumhurbaşkanı Kohler, Başbakan Angela Merkel, ve tüm siyasi partilerden gelen kutlama mesajları okunması ile devam eden kongre çok sayıda yerli ve yabancı basın tarafındanda ilgiyle takip edildi.


(Uygur Çocukları Doğu Türkistan Milli marşını söylerken)

Doğu Türkistan milli davamızın efsane isimlerinden Rahmetli İsa Yusuf Alptekinin oğlu olan Dünya Uygur kongresi başkanlığını yapan Erkin Alptekin yapmış olduğu konuşmada Çin işgali altında bulunan Doğu Türkistandaki insan hakları ihlallerine ve Çin´in uyguladığı soykırım politikalarına dikkat çekerek dünyayı burada yaşayan vahşete kulak vermeye çağırdı. Reuters haber ajansının sadece 2005 yılında 18.000 Uygur Türkünün tutuklandığını ve akibetlerinin bilinmediği diye geçtiği haberini aktaran Alptekin, durumun vahametinin kavranması bakımından bunun önemli olduğunu belirtti.

Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen delegelerin katılımıyla 2.si düzenlenen kongrede Erkin Alptekinin yerine, Uygurların manevi anası olarak anılan Nobel Barış Ödülü adayı Rabia Kader, Dünya Uygur Kongresine başkan seçildi.

Çin'in önde gelen en zengin kişilerinden biri olan ancak tüm mal varlığına Çin yönetimi tarafından tedbir konulan Kader'in bundan böyle kendini tamamen Doğu Türkistan'ın tam bağımsızlığına adayacağını belirttigi kongrede, dört çocuğunun halen Çin'de tutuklu olduğunuda dile getiren Rabia Kader, “ Bundan birkaç yıl önce Dünyada sadece Tibet olayı biliniyordu. Ancak Uygurlardan kimsenin haberi yoktu. Şimdi durum biraz değişti. Ayrıca Türk halkına desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Zaten bizim meselemiz tüm Türklerin meselesidir” dedi. Kendisine verilecek en büyük ödülün ise halkının tam bağımsızlığı olacağını söyleyen 60 yaşındaki Kader, Nobel Ödülü'ne aday gösterilmesinin ise Uygurların durumunun dünya gözünde daha ön plana çıkacağına yardımcı olduğunu kaydetti.

Münih'te ikinci kez yapılan Dünya Uygur Kurultayı'na Türkiye'den katılan Emekli General Kore Gazisi Dünya Uygur Kongresi Fahri başkanı ve İstanbul'daki Dogu Türkistan Vakfı'nın Başkanı olan 82 yaşındaki M. Rıza Bekin, 10 yaşında ailesi ile birlikte Türkiye'ye göç ettiğini belirterek, Atatürk sayesinde askeri okullarda okuyarak generalliğe kadar yükseldiğini söyledi. Kongre'nin açılışında yaptığı kısa konuşmada tüm Uygurlara Türkiye'den selam ve sevgiler getirdiğini belirten Bekin, genel kurulun başarılı geçmesini istedi. Diğer yandan sürgünde yaşayan Doğu Türkistanlılar kendi aralarında topladıkları ve Rabia Kader´e bağışladıkları100 bin Euro'luk yardımı Rabia Kader, Doğu Türkistan kongre yönetimine kongrelerin organizeleri için bağışladı.



(Muhammed Rıza Bekin, Rabia Kader, Erkin Alptekin)

Rabia ana Konrede Konuşma yaparken



Rabia ana Turan dergisi olarak izlediğimiz kongrede Türk dünyası dendiğinde akla ilk gelen isim Ülkücü ve Turancıların kendisine olan ilgi ve sevgisini karşılıksız bırakmadı.



Doğu Türkistan davasının yıllardır mücadelesini yapan iki dev isim Muhammed Rıza Bekin ve Rahmetli Isa Yusuf Alptekinin oglu Erkin Alptekin ile




(Doğu Türkistanın sesini tüm dünyaya duyuran Doğu Türkistan Enfermasyon Merkezi www.uygur.org başkanı Abdulcelil Karakaşın yardımcısı Ferhat Muhammed,Yıldıray Sarı ve Merkezi Kayseride bulunan Doğu Türkistanlılar Yardım ve dayanışma derneği Ankara başkanı Hayrullah Efendigil ve Turan dergisinden Muammer Çetin)





Augsburg Alparslan Türkeş Ülkü Ocağı ve Turan dergisi olarak 2.si yapılan Dünya Uygurlar Kongresinin Doğu Türkistan milli davamız için hayırlara vesile olmasını diliyor, Rabia anaya bu kutlu ve zor görevde başarılar diliyoruz.

Tanrı Türkü Korusun

Yıldıray Sarı

29.11.2006

www.yildiraysari.com
Kaynak: Kutludava.com

Kurultay resimlerinden hazırladığımız görüntüler
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Turkmeneli
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Aug 22, 2004
İletiler: 459
Şehir: Nijmegen

İletiTarih: Pts Arl 04, 2006 11:05 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Allah razi olsun degerli Yildiray agabeyimizden.
Cok hayirli islere vesile oluyor. Calismalarini yakindan takib ediyorum.
Allah onun gibi hak yolunda yuruyenleri basimizdan eksik eylemesin!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Per Arl 07, 2006 11:19 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kongre öncesi MHP'yi karıştırmak isteyen, hayatları MHP'ye hançer saplamakla geçmiş bürütüsler, bunu başaramayınca şimdi de yaklaşan seçimlerde, MHP'ye darbe vurmak için iğrenç propagandalara başladılar.

Hayatının hiçbir döneminde MHP'li olmayan ama kendisine verilen görev dâhilinde, MHP'ye bela olarak gönderilen malum kişinin taraftar ve yandaşları 'MHP'ye oy vermeyin' propagandasına başlamışlardır.

Köşe yazılarında, internet köşelerinde, kendi sohbet ortamlarında bu propagandayı yaymaya çalışmaktadırlar.

Kırk kapı gezmiş bunlar, MHP'ye böyle bir kahpeliği yapacak kadar da, Bürütüs ruhu taşımaktadırlar.

Aynı Bürütüs kadrosu,28 Mart seçimlerinden önce de MHP'ye böyle bir darbe vurmak istemişler, ama o darbe beklentileri, onlar adına yine hüsranla sonuçlanmıştı.

28 Mart yerel seçimleri için baş Bürütüs aynen şunları söylüyordu:

"Bunlar barajın altında kaldılar ama yetmedi. Bu yerel seçimde oylar yüzde 3'lere düşünce kongreye bile gerek kalmayacak. Türkiye'nin bütün illerinde, ülkücüler otobüsleri tuttular, bekliyorlar. Gelip bunları Genel Merkez'den uzaklaştıracaklar. Biz de gidip emaneti teslim alacağız!.."

Bu sözlerin sahibi ve şuan MHP'nin başına bir felaket gelse (Allah göstermesin) kına yakıp, oynayacak olan bazı haysiyetsizler, yine aynı metodu denemeye çalışıyorlar.

MHP seçimlerde, bir yenilgi alırda bize de, sırtlan gibi beklediğimiz bir an gelir mi diye!

Çünkü akıl hocalarının stratejisi, bu düşünce üzerine kurulmuş…

Başbuğ Alparslan Türkeş'in zamanında da, MHP'yi Türkiye'nin en anti-demokratik partisi ve Başbuğu 'diktatör ve gereksiz konuşan' kişi olarak tarif edenler, şimdi de Dr. Devlet Bahçeli zamanında 'demokrasi yok' yaygarası yaparak, Bürütüs karakterlerine zemin hazırlamaktadırlar.

MHP'ye sebep ne olursa olsun,'oy vermeyin' diyen şerefsiz ve haysiyetsizdir. Bu tür şerefsiz ve haysiyetsizleri, Ülkücü Hareketin mensupları çok iyi tanımalıdır. Onun-bunun adamları, MHP'yi ele geçirmeyi, MHP'nin yenilgi yaşamasına bağlamışlardır. Etrafındaki soytarılara da, bunu öğretip, şartlandırmışlardır.

MHP'li olmak Türkiye sevdasıdır. MHP'li olmak bu sevdayı taşıyan herkesin şerefidir. Bu şerefe sahip çıkmak her Ülkücünün görevidir.

Böyle bir şerefi taşımayanlar, bu sevdayı anlamaz…

Onlar için 'menfaat nerede, biz oradayız' mantığıdır. Şimdi ki menfaatleri, MHP'ye zarar vermektir. Çünkü kendilerini besleyenler, bunlara böyle bir görev vermişlerdir.

Yeni ümitleri, MHP'ye hezimet yaşatmak olanlar, MHP'nin 8.Olağan kongresindeki muhteşem manzaradan herhalde almaları gereken dersi almadılar…

MHP tek başına iktidar hedefi ile yoluna koyulmuştur.

Bu Bürütüslerin bir zamanlar 'diktatör ve gereksiz konuşan' diye tarif ettiği Rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş 'Sizlere kolay bir başarı vaat etmiyorum. Kısa zamanda bir iktidar umanlar bizimle yola çıkmasınlar. Yolumuz uzun ve çetindir. Bu yolda karşımıza menfaat teklifleri, tehditleri ve daha bir yığın engel çıkacaktır. Bu çetin yola dayanabilecekler, bizimle gelsinler. Cesur olanlar, kuvvetli olanlar, gerçekten inananlar kafilemize katılsınlar' sözü ile kendisine 'yol arkadaşlığı' yapacaklara çağrıda bulunmuştu. Aynı çağrıyı şimdi MHP Lideri Sayın Dr.Devlet Bahçeli sürekli yapmaktadır. Çağrının yerini bulduğunu da herkes görmektedir.Bazılarındaki telaş,kaygı ve korku bu yüzdendir.

MHP'nin yol arkadaşı Türkiye olacak ve MHP Türk Milleti için iktidarına kavuşacaktır. Bürütüsler de kahrından çatlayacaktır.

Yıldıray ÇİÇEK
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Cmt Arl 09, 2006 10:12 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
Aynı Bürütüs kadrosu,28 Mart seçimlerinden önce de MHP'ye böyle bir darbe vurmak istemişler, ama o darbe beklentileri, onlar adına yine hüsranla sonuçlanmıştı.

28 Mart yerel seçimleri için baş Bürütüs aynen şunları söylüyordu:

"Bunlar barajın altında kaldılar ama yetmedi. Bu yerel seçimde oylar yüzde 3'lere düşünce kongreye bile gerek kalmayacak. Türkiye'nin bütün illerinde, ülkücüler otobüsleri tuttular, bekliyorlar. Gelip bunları Genel Merkez'den uzaklaştıracaklar. Biz de gidip emaneti teslim alacağız!.."

Ben bu adama brutus falan değil;doğrudan hain diyorum.Hiçbir ülkücü bu şekilde bir konuşma yapmaz,yapamaz.İşler istediği gibi gitmeyebilir;ama hiçbir zaman" barajın altına vursun da,ben de bundan faydalanıp baş olayım" demez.Biz bu işlerin hayli içerisinde olan insanlar olarak uyuyor olmalıyız ki;benim bildiğim,tanıdığım hiçbir teşkilatta otobüs falan tutulmadı.Zaten ülkücünün cebinde 1 yıl sonrası için otobüs tutacak parası da yoktur.Bunu bindirilmiş kıtaları organize eden leş kargaları yapar ancak.Daha işin başında bu kadar yalan söyleyen bir adamın;ne bu davanın içerisinde,ne de başında yeri yoktur olamaz.Ülkücü bir defa yalan nedir bilmez,yalanla dolanla işi olmaz.Ülkücü merttir.Yalana başvurmayacak kadar asil ve yüreklidir.Bu adam bir şeyler bildiğini sanıyorsa,ben içine tüküreyim bildiklerinin.Biz bu davada bize yalan söylenilmesine hiç mi hiç alışık değiliz.Sokak'a daveti bile riyakarlık kokuyor.Yürek sıfır.Bundan bir şey olmaz.Ortaya ekzantrik fikirler atıp da ülkücünün"ya ne çok şey biliyor "diyeceği tipte bir adam da değil bu.Onun bildiklerini ülkücüler okutur.O,liderlikten önce ;bir ocağa gidip,orada ders alsın,eğitim faaliyetlerine katılsın,bir şeyler öğrensin,camiayı tanısın.
Ben bu kadar akıl yoksunu,ayni oranda gözünü hırs bürümüş adamı,ocağa çaycı bile yapmam.Çok yazık!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Sal Arl 12, 2006 8:36 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Aldatma ve Kandırma Partisi olarak telaffuz edilen AKP'nin devleti yönetmediği, devleti işgal ettiği, Kıbrıs konusunda verdiği tavizlerle bir kez daha anlaşılmıştır.

Bu konunun, o kadar örneği var ki, say say bitmez.

İç ve dış politikada attıkları her adım beceriksiz, donanımsız ve teslimiyetçi olan AKP'nin Kıbrıs için vermiş olduğu son taviz, maskelerinin ardındaki yüzlerini tamamen aralamıştır.

Taviz vermek üzerine kurulmuş siyaset anlayışlarına kimseyi karıştırmak istemiyorlar.

Bu konuda en ufak engel çıkartacağını anladıkları kişilere, kurumlara hem kendileri, hem de yandaş medyaları anında saldırıya geçiyor.


AKP iktidarının, limanları Rumlara açma teklifi ile bir taviz hamlesi yapması karşısında Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt; "Bu kararı TV'den öğrendim, elbette devleti biz yönetmiyoruz. Sadece görüşümüzü dile getiriyoruz. Görüşümüzü alıp kabul etmeyebilirler. Orada 40 bin askerini bulunduran bir kurumun görüşünü almak gerekmez miydi?" şeklinde nezakete dayalı bir değerlendirmede bulunmuş…

AKP iktidarı ve çevresi hemen atağa geçerek, Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt'ı siyasîlerin işine karışmakla suçlamışlar, askerin görüşünün de alınması gereken bir konuda, adeta askeri 'gereksiz' bir konuma getirmişlerdir.

Hâlbuki Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt'ın açıklamaları içinde her şey gayet net anlaşılıyor ve bu açıklamalar askerin durduğu konumu gayet net çiziyor.

Ama bu durum, AKP iktidarının ve onu savunanların işine gelmemiştir.

Genelkurmaya bilgi vermeyen ve görüşünü almayan hükümet, aynısını devletin en tepesinde duran cumhurbaşkanlığı makamına da uygulamıştır.

AKP'nin Türkiye'den yana bir tavrı olsa, Türk Devleti'nin resmî kurumları ile görüş alış-verişinde bulunmayı, kendine bu şekilde kompleks yapar mı?

Çünkü AKP her konuda olduğu gibi, bu konuda da taviz vererek Türkiye'ye zarar verme peşindedir. Kapalı kapılar ardında kararlar alıp, taviz paketi olarak AB'ye sunması bu yüzdendir.

AKP'nin 'aldatma ve kandırma' politikaları tüm Türkiye'yi kaplamış ve devlet kurumları arasında bile bu politika uygulanır olmuştur.

AKP sayesinde Türkiye'nin kendi kalesine attığı golü, AB'nin kalesine atılmış gol olarak sunma gafleti ve hokkabazlığında bulunanların, millî davalarda AKP ile kazanılan bir tane hamle göstermeleri mümkün değilken, bunu AKP'nin yine suçüstü yakalanmasını ve tavizlerini ört-bas etmek için yaptıkları ortadadır.

AKP, kuruluşunda ABD ve AB'ye verdiği sözleri, giderayak yerine getirme gayretindedir.

Kıbrıs davası sürdüğü günden bu yana, bu kadar tavizin verildiği başka bir dönem olmamıştı, AKP her boyut tavizi uygulamaya koymuştur.

Bunu da, milletin gözüne baka baka yapmaktadır ve yalanlarla süslemektedirler.

Sanki Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı değil de, sadece BOP Eşbaşkanı olarak davranan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'yi korsan yönetenler gibi davranmaktadır.

Devlet içinde, kurumlar arası hukuk namına hiçbir ölçüsü olmayan AKP'nin, Türkiye'deki iflası son Kıbrıs hamlesi olmuştur.

AKP iktidarında, Türkiye üzerindeki stratejiler AB'yi ve dolaylı olarak Rumları kazançlı çıkarmak için kurgulanmaktadır.

ABD'nin bu iktidarla kazançlarını ve kazanmaya çalıştıklarını ise tekrar yazmaya gerek duymuyorum.

AKP millî hiçbir konuda samimi değildir. O yüzden millî konularda atmış olduğu her adım şüphelidir.

Bugün, her kurum bu şüpheyi gördüğü için AKP'ye güven duygusunu sıfırlamıştır.

BOP Eşbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin meseleleri için Avrupalılarla görüş alış-verişinde bulunmaya devam etsin… Ama Türk devletinin kurumlarına mesafe hatta kendine yakışan üslupla posta koysun…

Nasıl olsa, bu yaptıklarının bedelini ödeyeceği seçimler yaklaşıyor. Herkes bunun farkında…

En çokta kendileri bunun farkında ve o yüzden yine, ABD ve AB'ye mesaj veriyorlar."Kurtarın bizi, açalım her yeri…"


Yıldıray ÇİÇEK
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 5. sayfa (Toplam 8 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1