İktidarın milli duruşunda sıkıntı olduğunu ileri süren Yazıcıoğlu, ''Bu milli duruş eksikliği, sorunları el yordamı ile gündeme taşıyıp, sonra ortalığı biraz karıştırıp, tekrar masada bırakmayı getiriyor. Dış politikada maalesef bu iktidar hep bunu yaptı. Çelişkilerle dolu, nerede durduğu belli olmayan, kapalı, herkesin istediği yorumu yapabilmesine müsait bir dış politika çizgisi ortaya koyuyor. İktidarın dış politikası politikasızlık üzerine kurulmuştur. Irak'ta kimin yanında, kime karşı? Türkiye özgün bir dış politika mı takip ediyor, yoksa küresel bir gücün ekseninde tam onun çerçevesini ve parametrelerini koyduğu bir dış politika mı takip ediyor. Bunu herkes kendine göre yorumlama imkanına sahip. Irak'ta bu yüzden adam akıllı dayak yemek durumundayız. Hem ayırırken dayak yiyoruz, taraf olurken de sopa yiyoruz. Kimden taraf olduğumuz belli değil. Kırmızı çizgilerimiz kayboldu. Kerkük, Musul'daki Türkmen mührü silindi. Peşmergeler, Irak'ın adeta tümüne hakim oldular. Dün Türk askerine hakaret eden, başına çuval geçirirken onlarla fotoğraf çektiren Barzani, Türkiye'de kırmızı halılarla karşılandı. Tezkere çıkarttık, Peşmerge itiraz etti, ABD'de çöp sepetine attı. İstiklal harbini yapmış bir meclisin çıkartmış olduğu tezkereyi Peşmerge istediği diye çöp sepetine atan ABD'ye hak ettiği cevap verilmeliydi. TBMM'nin iradesi korunmalıydı. Bunun adı mandacılıktır. Irak'ta başımıza çuval geçirilmiş olmasının faturasını daha çok ödeyeceğiz. Türkiye, bu şekilde caydırıcılığı ortadan kaldırılan, inisiyatifsiz bir ülke haline getirildi'' diye konuştu.

''HÜKÜMET TÜRKİYE'NİN GERÇEK GÜNDEMİNE DÖNMELİ''

Kıbrıs'taki gelişmeler ile ilgili olarak BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, ''Irak'ta olduğu gibi Kıbrıs'ta da bu hükümetin ne söylediğini bir türlü anlayamıyoruz. 'Belçika modeli' diyor, 'Annan Planı'nı destekleyelim' diyor, 'Türkiye Kıbrıs'ta işgalci pozisyonuna düşer' diyor, 'Denktaş çözümün önünde engel' diyor, 'Denktaş kahraman' diyor, 'Kıbrıs'ta çözümsüzlük çözüm değil' diye, mevcut politikaları eleştiriyor, devletin politikalarını eleştiriyor. Başbakan bir demeç veriyor, Kıbrıs'ta Annan Planı'na evet diyenlerde çığlık atarak, başbakanın kendileri ile olduğunu söylüyorlar. Annan Planı'na karşı çıkanlar da 'Başbakan bizimle' diye çığlık atıyorlar. Belirsiz, dengesiz, zikzaklı, nerede olduğu belli olmayan, kimin menfaatine olduğu bilinmeyen, bir dış politika takip ediliyor'' şeklinde konuştu.

Türkiye'nin bu dönemde büyümediğini, borç yükünün büyüdüğünü söyleyen Yazıcıoğlu şunları söyledi:

''Hükümetin Türkiye'nin gerçek gündemine dönmesini istiyoruz. Bu iktidarın Türk siyasetine kazandırdığı yeni bir hükümet olma modeli var. Bu yeni anlayış her halde AK Parti anlayışı. Bir şeyi söyleyeceksiniz, tartıştıracak, sonra çekileceksiniz aradan ve onu unutacaksınız, yeni bir şey gündeme getireceksiniz. Onu da tartıştıracaksınız, sonra çekileceksiniz, o da meydanda kalacak, sürekli tartışan, gerilim bir toplum meydana getireceksiniz. YÖK'te böyle yaptılar, İmam-Hatip ve Meslek Lisesi mezunlarının üniversitelerdeki haksızlıklarını korumak için böyle yaptılar, son Kur'an Kursları yönetmenliğinde böyle yaptılar, Kamu Reformu Yasa Tasarısı'nda da böyle yaptılar. Hep bir adım ileriye atılıyor, sonra bir buçuk adım geriye çekiliyor. Ya gündeme getirdiyseniz yapın ya da gündeme taşımayın. Kur'an Kursları yönetmenliğini gündeme getirdiler, sonra geri çektiler. Bunca tartışma meydana geldi.''

Muhsin Yazıcıoğlu, bir soru üzerine, Kıbrıs'taki seçimlerden sonra muhalefetin kaybetmesi durumunda Gürcistan'daki gibi darbe benzeri bir durumun meydana gelebileceği söylentilere tepki göstererek, ''Darbe söylentileri muhalefetin edepsizliğidir'' dedi.